Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elif Akgüner

Elif Akgüner
@elifkitapoje
Seçilmiş birkaç güzel kitaptan güzel, ne olabilir?
Gelecekte, dediniz--ama ne zaman-- Kim bilir, belki de geçmişte Yağmurlardan kalan kimsesizliğin Saklıdır acısı o 'bir gün' de Edip Cansever
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
Onun 17 yıldır yerin iki metre altında karanlık bir çukurun içinde yapayalnız olduğunu düşünmek de beni öldürüyor. Yalnız ve güçlü bir kadın olsa da karanlıktan ne kadar çok korktuğunu biliyorum.
Sayfa 132Kitabı okudu
Bu acıklı ifadeleri de al,giderken Tarla kuşları gibi göç sonra Sabaha çıkamayan gebe kadınlar gibi Şanssız olduğunu düşün ve anla Sen ki,hep ağlattın Öyleyse Üzünlerin gazabına uğra Ve Şimdi de sen ağla

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir insanı kaybetmek istiyorsan onu çok ama çok sevmen gerekiyor. İşte o zaman kendiliğinden gider.
Cemal, Tomris için derin bir okyanustur. Tomris, Cemal için keşfedilmeyi bekleyen gizemli bir kıtadır.
Reklam
Hiçbir şeyi olduğu gibi içine gömüp üzerini örtme. Bilesin ki, içimize attığımız her şey, yıllar sonra bile uygun ortamı bulduklarında tıpkı çim tohumları gibi yeniden yeşerirler.
Sana baba ve Bukowski tavsiyesi; âşık olduğun bir adamla yaşa. Ona sonsuz kez kendini tutkuyla sun ve haz al. İnan bana hepsi gidecek yani hiçbir zaman güvende olmayacaksın. Öyleyse en azından aşkı yaşa..
Ama nedense çok canım sıkılıyordu ve biraz da umutsuzluk hissediyordum kardeşlerim, son günlerde sık sık öyle hissetmekteydim.
Bu dünyada yara almadan büyüyen birinin var olduğuna inanmıyorum. Zaten insan aldığı yaralarla büyüyor, var oluyor ve kaderini yazacak olan kişiliğini kazanıyor.
Bir yere yetişmeye çalışırken giyeceğin şey muhakkak kirli sepetindedir, saçın şekil almaz, çorabın kaçar, ojen ayakkabını giyerken bozulur... Bunlar asla değişmeyen kurallardır.
Reklam
Hemen yafta yapıştırılıyor, “Kız zaten o yolun yolcusuymuş.” diye noktayı koyuyor hanım ablalar. En kötüsü de bu sanırım, bu yakıştırmayı yapanların daha çok kadın oluşu; onların belirlediği sınırlar dışına çıkan herkes orospu ve başlarına gelen her şeyi hak etmişlerdir.
Seninle ilk tanıştığımızda iyiliğine inanmıyordum, ayrıldığımızda ise kötülüğüne. Şimdi, sanki seninle büyümemiş, onca şeyi yaşamamış, hatta hiç tanışmamış gibiyim.
O kadar aptalca bir şeydi ki...Şu sıralar nerede olduğunu bile bilmediği,ama gençliğinde umutsuzca çok derinden sevdiği bir adam yüzünden depresyona girmek,delirmek.
Aşk diye bir şey yoktur, güzellik vardır. Güzellik de kimsenin malı değildir. Ona sadece belli bir süre sahip olabilirsin, sonra uçar gider.
Her zaman aynı insanları görürsek onları yaşamımızın bir parçası saymaya başlarız. Yaşamımızın bir parçası saydıkça da onlar bizim yaşamımızı değiştirmeye kalkışırlar. Bizi görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar, canları sıkılır. Çünkü, herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini elifi elifine bildiğine inanır. Ne var ki, hiç kimse kendisinin kendi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini kesinlikle bilmez.
"Ne yapacağını bulamıyordu; içinde her şey susmuş, yüreğinin anlamlı müziği, anahtarı kaybolmuş müzikli saat gibi ölmüştü."
Reklam
Öykümün en göz yaşartıcı, yürek parcalayıcı bölümü başlıyor kardeşlerim. Tek arkadaşım sensin okuyucu. “ikinci Bölüm”
"İnsan ruhunun derinlerine gizlice süzülüp neler düşündüğünü öğrenmek olası değil."
Yoksundu.”Özlemek” kelimesinin tam tanımını ruhunun tamamında sanki başka bir duygu yokmuş gibi hissediyordu.
Bir kadın bir kez aklına uzağı koymuşsa ve biri kanadından tutuyor, kendisi için yuvasının daha emniyetli olduğunu söylüyorsa belki sadece bir mevsim o sesi dinler. Ama her bahar uzağa uçmayı hayal ederek uyanır. Uçmak isteyenin kanadını tutmamak gerek; yoksa istemeden kırıyorsun.
Delal tam arkasını dönüp giderken “En mutlu anımda bile, hiç aklımdan çıkmadı ki...”
Hiçbir şeyi protesto etmiyorduk, karşı çıkmıyorduk. "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!" diyor ama yılanın bize dokunacağını hesap edemiyorduk.
Reklam
"Neden benim gibi yapmayı ögrenmiyorsun?" "Sen ne yapıyorsun ki?" "Kimseden hiçbir şey beklemiyorum. Böylece hayal kırıklığına da uğramamış oluyorum..."
''Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük. Gören körler mi, gördüğü halde görmeyen körler.''