“Senin de baban var mı arabacı amca?”
Ağzındaki lokmayı çiğnemeden yutuverdi Sefer.
“Yok!” dedi. “Öldü” diyemedi.
“Uzaklara gitti benim babam” diye mırıldandı.
“Çok ağladın mı o gidince?”
“Ağladım! Kahroldum onun ardından. Alışamadım yokluğuna…Hiç kimse, hiçbir şey babanın yerini tutmuyor. “
Bunların hiçbirini söyleyemedi Sefer. Şuncağız çocuk, farkında bile olmadan, babasının yokluğunu arabacı amcasıyla paylaşıyor, onunla dertleşiyordu kendince.
"İnsan birkaç günde bile değişebilir," demişti Mathias. Peki bir günde de değişebilir miydi? Bir gün sevecen, hatta duyarlı görünen biri, ertesi gün ona veda bile etmeden çekip gidebilir miydi?
“Kendi kalbine bakamayanın yaşamı bulanıktır; kendi yüreğine bakabilme cesareti gösterenler gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur; içeriye bakan uyanır, kendini keşfeder. “ Carl Jung
Kendine ettiğin beddualar
* "Gözün kör olsun!"
-Görmez ol başına gelenleri, fark edeme yaşayacaklarını vb...
* " Al canımı da kurtulayım! "
- Yaşadığım hayat zulüm, verdiklerini al benden, bu halde öleyim.
* " Bensiz kalınca anlarsın! "
- Ben hayatından çıkana kadar hayatı anlamanı istemiyorum.
* " Allah ıslah etsin! "
- Öyle bir terbiyeden geç öyle deneyimler yaşa ki ıslah ol, durul.
* " Kahretsin! "
- Kahredecek olaylar ver.
"Dua sadece belli zamanlarda yapılan eylem değildir .
Yaşamın tamamında söylediklerimiz duamızdır."
Doğruca evime gittim. Şiir defterini çıkardım. Sevgilim için şahane bir şiir yazdım.
~
Sevgilimi bir saat göremesem ,
Bir yıl görmedim sanırım.
Sensiz hayatın tadı yok,
Sensiz yaşamaktan nefret ederim.
~
...Asil aşka, asil bir şiir yakışır. 《 :) 》