Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kübra︎

Freud'a göre tüm içgüdüsel isteklerin engellenmeden doyurul­ması, ruh sağlığı ve mutluluk verecektir. Ne var ki klinik gerçekler, tüm yaşamlarını hiçbir sınır tanımadan cinsel doygunluk peşinde koşmakla geçiren erkek ya da kadın­ların mutluluğa ulaşamadıklarını ve çoğunlukla nevrozlu çatışmalar ve hastalıklardan acı çektiklerini göstermekte­dir.
Sayfa 111
Reklam
Çağdaş kapitalizm, büyük sayılarla ve uysallık içinde bir araya gelecek insanlara gereksinim duyar. Bunlar gide­rek artan bir şekilde tüketime yönelmeli, beğenileri kalıp­laşmalı ve kolayca etkilenip yönlendirilmelidirler.
Sayfa 105
Anne, güven verici olmak, aşırı sinirli olmamak ve huzursuzluğunu çocuğuna taşımamak durumundadır.
Sayfa 64

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çocuk sevgisi, "Seviyorum çünkü seviliyorum" il­kesine dayanır. Büyüklerin sevgisinin ilkesi, "Seviliyorum çünkü seviyorum"dur.
Sayfa 61
Sevmek, nar­sisizmin ve benmerkezciliğin yarattığı hapishanenin yalnızlık ve soyutlama hücre­lerinden kurtulmaktır.
Sayfa 61
Reklam
kızgınlığının derinlerdeki bir şeyin belirtisi olduğunu anlar, onu öfkeli biri olarak değil, huzursuz ve sıkıntılı, acı çeken biri olarak ele alırım.
Sayfa 50
Sevgi, sevgi üreten bir güçtür. Güçsüzlük, sevgi ürete­mez.
Sayfa 46
Nasıl ki çağdaş yoğun üretimde malların standartlaştırılması bir gereklilikse, sosyal süreçte de insanların standartlaştırıl­ması öyle bir gerekliliktir. Ve bu işe "eşitlik" denmektedir.
Sayfa 37
Aslında birbirleri için o yanıp tutuşmalar, deli divane ol­malar, daha önceki yalnızlıklarının derecesini gösteren bir kanıtken, sevgilerinin şiddetinin ölçüsüymüş gibi kabul ederler.
Sayfa 24
Freud insanı içgü­dülerinin esiri olmuş ama toplum tarafından ehlileştirilmiş bir hayvan gibi görmektedir.
Sayfa 10
Reklam
Az uyku, aç hissetmenize neden olan hormonun yoğunluğunu arttırırken, tokluğu bildiren bir başka hormonu baskılamaktadır.
Sayfa 16
Hem Dünya Sağlık Örgütü hem de Ulusal Uyku Vakfı yetişkinler için günde sekiz saat uyku öneriyor.
Sayfa 15
Vahdet-i vücûd ve vahdet-i şuhûd:
Gündüz güneş doğunca yıldızlar görünmez hâle gelir. Bu esnâda bir kimsenin “Gökyüzünde yıldız yok, sadece güneş var” demesi ve böyle inanması vahdet-i vücûd ehlinin hâline örnektir, ilme’l-yakîn mertebesidir. Yani İmâm-ı Rabbânî’ye göre, vahdet-i vücûd bir algı yanılmasıdır. “Gökyüzünde Güneş’ten başka bir şey göremiyorum, ancak bu durum yıldızların olmadığı anlamına gelmez, yıldızlar vardır ancak Güneş’in yoğun ışığı sebebiyle örtülmüş, görünmez hâle gelmişlerdir” diye düşünen kişi ise vahdet-i şuhûd ehlinin hâline örnektir, ayne’l-yakîn mertebesidir. Eğer bu kişinin görüşü güçlenir ve güneş ile yıldızları ayrı ayrı görebilirse bu, diğer ikisinden daha yüksek bir mertebe olan hakka’l-yakîn (abdiyyet: kulluk) mertebesidir.
İmâm-ı Rabbânî Ahmed Sirhindî’ye göre “insanlar kıyâmet günü ancak şerîattan sorumlu olacaklardır, tasavvuftan değil.”
Görüldü ki, bize karşı girişilen provokasyonlar, ateş üzerine benzinle gitmek gibi bir tesir yapar!..
Sayfa 69
3.340 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.