Yalnız, sorgulu, içsel, kırılmış, bekleyen anlatıcının öyküleri.
Şişip duran bir balonun son boşluğu da dolunca, bir parmak onun suratına dokununca, dokundukça sesler, sinirler, yüzler, ekşilikler, çatlaklar... İşte, öyle!
İroniyi ve mizahı da içine alan hızlı diliyle okurla gerçek, yaşantı temelli bir sohbet sürüp gidiyor. Açık açık kahramanlıkların aksine yaralanmaları, sıradanlıkları, eksiklikleri anlatan itirafçı bir kitap.
Okuyunuz efendim. :)