Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eren Şirin

... Zaten bu acelecilik kahrolası bir yirminci yüzyıl tavrıdır. Bir konuda acele etmek istiyorsanız ona pek özen göstermiyor, başka şeye geçmek istiyorsunuz demektir.
Reklam
(İdam'dan üç gün önce) Avukat Orhan İzzet Kök şöyle anlatıyor: Hüseyin, Toprak ve Tarım Reformu Ön Tedbirler Yasa Tasarısı'ndan bir tane elde edip kendisine getirmemi rica etti. Tasarı'nın köylüye ne getirip götürdüğünü öğrenmek istiyordu.
Normalin ne olduğuna emin olur olmaz, normale dönüyor olacağız nasıl olsa.
Sayfa 105Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Seni rahat mı bırakayım! Bu çok güzel, ama kendimi nasıl rahat bırakabilirim peki? Rahat bırakılmamıza gerek yok. Aslında arada sırada rahatsız edilmemiz gerek. En son ne zaman gerçekten rahatsız oldun?
Sayfa 73 - MontagKitabı okudu
...Aslında benzer bir ahenkperestliği Türk toplumunda görmek de mümkün; zaten dedikodu da toplumsal hayatımızda hâlâ çok önemli bir yer tutuyor bundan dolayı. Tırmanmaya takatimizin olmadığı yerde başkalarının paçasından çektiğimiz birçok örnek bulmak mümkün ama hemen aklımıza gelen bir tanesi oldukça ilginç. 1990'lı yıllarda devletin İngiltere'ye gönderdiği doktora öğrencileri iki tip burs almaktadır. Burslardan biri ötekisine göre çok daha fazla olduğu için bir kısım öğrenci eğitim hayatını iyi şartlarda sürdürürken diğerleri zorluk içinde kalmışlardır . Haliyle bakanlığa başvurup bu hatanın düzeltilmesini isterler. Ancak sıkı durun. İstedikleri kendi burslarının artırılması değil, diğerlerinin burslarının da kendi seviyelerine çekilmesidir. Burada hemen bir kindarlık ya da işgüzarlık aramayın. Muhtemelen para isteseler alacakları cevabı çok iyi bildiklerinden en azından diğer öğrencilerin avantajlarını ortadan kaldırmayı ve belki de kendilerine nispet yapılmasını engellemeyi amaçlamış olsalar gerek. Eşitlik ve ahenk tekrardan tesis edildiğine göre, artık hep beraber kuru fasulyeye kaşık sallayabilirler. Bollukta değil, yoklukta eşitlenmek Türk toplumunun vazgeçemediği prensiplerinin başında geliyor hepinizin bildiği gibi.
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
Almanlar Polonya'nın batısına ırk savaşını ihraç ederken Sovyetler de ülkenin doğusuna sınıf savaşı getirdiler.
"Bak sana ne tip insanların Ortaçağcı olduğunu söyleyeyim. Onlar hayatı çok zor bulan ve geçmişin gerçekte hiç var olmamış ideal bşr dünyasında kendilerini kaybeden halim selim hayalperestlerdir."
Sayfa 190 - Elijah BaleyKitabı okudu
Evet, tabiatından ya da bahtından gelen Bir tek kusurla damgalandı mı insan Başka değerleriyle bir melek olsa, Bir insanın olabileceği kadar büyük olsa, Yalnız o kusurundan ötürü Düşer insanların gözünden. Bir damla kötülük en soylu varlığı Lekeler ve yıkar bazen.
Sayfa 26 - HamletKitabı okudu
Düşünceler baş döndürücü doruklar gibidir. Önce seni rahatsız ederler; bir an önce aşağı inmek istersin, kendi gücüne güvenemezsin. Ama sonra hayatın karmaşasından uzakta olduğundan ve bulunduğun irtifanın ilham verici etkileriyle sakinleşirsin. Adımların kararlı ve sağlam bir hal alır ve sonra daha da baş döndürücü dorukları aramaya başlarsın.
Sayfa 40 - Nikola TeslaKitabı okudu
(...) Bu noktada, teorilerin ispatlanmamış argümanlar değil, çok güçlü doğa gerçekleri üzerine kurulmuş, değişken kapsamdaki açıklama güçlerine sahip olan bilgi bütünleri olduğu anlaşıldı.
Reklam
Cahil ve ön yargılı toplumumuza göre en alışkın olduğumuz şey neyse insanlar için en iyisi odur, o yüzden de değişime karşı gelmek isteyebiliriz.
Sayfa 233Kitabı okudu
...Çünkü derdi korku değil, korkuyu beklemekti. Ve korkuyu beklemek, korkudan beterdi.
Sayfa 222 - DKKitabı okudu
“hiçbir şey bilmeden yapıyordu bunu. Bütün on dört yaşındakiler gibi. Çünkü eğer bu dünyada bir yerlerde, insanlar çocukları bombalıyorsa, bunu bilmeye gerek yoktu. O dünya zaten yanmış çocuk eti kokardı. Eğer bir yerlerde, başka çocuklar açlıktan geberip gidiyorsa, bunu da bilmeye gerek yoktu. O dünyanın zaten açlıktan nefesi kokardı. Ve çocukların burunları bu kokuları alır, ergen öfkesi olarak da geri verirdi. Ta ki burunları yetişkin uysallığıyla tıkanana kadar.”
“Sadece bizi en mutlak anlamdaki hiçliğin içerisine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.”
Sayfa 37 - İş Bankası KültürKitabı okudu
Nasıl ve neden bilmiyorum ama göğün o parlak sakinleri sonsuz bir huzur ve güven veriyor insana. Bizi hayvandan çok insan kılan her ne ise, teselliyi ve umudu, sanırım, insanların gündelik kaygıları, günahları ve dertlerinde değil; maddenin uçsuz bucaksız, sonsuz yasalarında aramalı.
Sayfa 162Kitabı okudu
75 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.