Yağmur Özcan KIYICI
İlk görüşte aşktı, benim yaşadığım... O kadar harika bir insandı ki... Daha ilk buluşmamızda tamam demiştim; benim evleneceğim erkek bu… Onu tanımadan geçen yıllarıma bakıyorum da meğer ne kadar da yaşanmamışlıklar vardı, ne kadar boşmuş her şey... Nefes alıp vermeyi yaşamak sanıyor, kendimi aldatıyormuşum meğer… O da beni sevdi. Hem de çok...
Okumakta... Sonuna kadar okumakta fayda var... Kadınların içindeki küçük kız...! Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. “Sapa sağlam adam
Reklam
2. Parça
"....Arada bende katılıyordum çevremdeki kadınların konuşmalarına. Gelişmiş kadının modern dünyadaki trajedisi bu diyordum. Erkekler evleneceği kızı değil, kızlar evleneceği erkeği seçene kadar da böyle sürüp gidecekti. O mutlu günler geldiğinde kızlar bir yüzük alıp erkeğe evlenme teklifi yapacak, ailelerini "oğlan istemek" için erkek evine göndereceklerdi. Aileler gelin almayacak, damat alacaktı. Ama bu âdet herhalde en son Türkiye'ye gelecekti. Çünkü kadınlar ne kadar güçlenirse güçlensin burası "erkek" bir ülkeydi."
Sayfa 19 - Doğan kitap
Sütunlarla çevrili giriş kapısının üzerinden tüm heybetiyle kapının sağına soluna renkli kabartmalar yapılmıştı. Yaşamın etten, kemikten, deriden, sinirden ve ilikten, meni, ter, gözyaşı ve göz çapağından, dışkı, sidik ve safradan yüzlerinin üst üste yığıldığı; tutku, öfke, çılgınlık, hırs, kıskançlık ve başarısızlık, sevdiğinden ayrılma ve sevmediğine bağlanma, açlık, susuzluk, yaşlılık, keder ve ölümün baskısı altında, tatlı ve sıcak bir kanın hiç durmadan dolaştığı, binlerce biçime girip acı çekmekten zevk alarak, birbirleriyle kaynaşarak ve birbirlerine dolanarak insanlar, tanrılar ve hayvanlar dünyasının kargaşası içinde, bazen bir erkeğin kolunun yerini bir fil hortumunun, bazende bir kadının başının yerini bir erkek domuz kafasının aldığı kabartmalara hiç dikkat etmemişti, onlara bakmadığını sanıyordu. Thomas MANN (Değişen Kafalar)
KADINLAR SUSARAK GİDERLER. Kadınlar susarak giderler, Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der. Erkekler de en çok bu cümleye sinir
Gelişmiş kadının modern dünyadaki trajedisi diyordum bu.Erkekler evleneceği kızı değil, kızlar evleneceği erkeği seçene kadar da böyle sürüp gidecekti. O mutlu günler geldiğinde kızlar bir yüzük alıp erkeğe evlenme teklifi yapacak, ailelerini “oğlan istemek” için erkek evine göndereceklerdi. Aileler gelin almayacak, damat alacaktı. Ama bu adet herhalde en son Türkiye’ye gelecekti. Çünkü kadınlar ne kadar güçlenirse güçlensin burası “erkek” bir ülkeydi.
Reklam
1.000 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.