Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kutsal kitaplarının yazdığı vaat edilmiş topraklara geri dönebilmek umutlarından asla vazgeçmediler; Nil’den Fırat’a kadar uzanan vaat edilmiş topraklar içinde biz de varız, Adana’dan Van’a kadar. Yunan’ın Megalo İdea’sı gibi bir şey, eski Bizans topraklarını ele geçirmek arzuları gibi. Bu büyük idealin içinde bizim topraklarımız da var, İstanbul, Ege bölgesi gibi. Suriye’nin de emelleri var topraklarımızda, Hatay üzerinde hak iddia ediyor kendi kendine, Ermenilerin Doğu Anadolu bölgesi üzerindeki emelleri gibi. Rumlar da toprak istiyor bizden, Pontus Rum Devleti’ni kurmak istiyorlar Karadeniz’de. Fener Rum Patriği de Vatikan gibi devlet olmak istiyor, bizim topraklarımız içinde, devlet içinde devlet olmak istiyor. Bir de Kürt devletini kurmak isteyenler var doğuda, hem de Büyük Kürt Devleti’ni, bir de onlara destek olanlar var Amerika gibi, İsrail gibi. Bunlar içinde en garibi biziz, kimseden bir şey istediğimiz yok, Misak-i Milli sınırları içinde olan Musul ve Kerkük hariç. Bunda da elbet hakkımız olacak çünkü Mustafa Kemal ve arkadaşları çizdi bu sınırları, Türk kentleri bunlar. Ama hiç büyük hedeflerimiz olmadı bizim Yahudilerin olduğu gibi, Yunanlıların olduğu gibi; etliye sütlüye karışmayan kendi halinde yaşayan garipleriz biz.
Vicdan azabı çekmeden...
Jön Türklerin Ermenileri topluca suçlu gösterme kampanyası, sık sık eski olaylardan -bazen 1908 devrimi öncesine uzanan- yararlandı; bu olaylar gerektiğinde günün ihtiyaçlarını karşılamak üzere yeniden güncellendi. Bu kampanya Ermenilerin "ihaneti"ni kanıtlayacak en ufak ayrıntıyı dahi sömürmek için bütün yollara başvurdu. Dolaysıyla İttihat sadece inandırıcı bir "içimizdeki düşman" imajı çizmeyi değil, aynı zamanda halkı "hainlere" karşı kışkırtmayı ve halkı en ufak bir vicdan azabı çekmeden kitlesel şiddeti seyretmeye ve hatta bu şiddete katılmaya hazırlamayı da başardı.
Sayfa 373Kitabı okudu