Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Kitabın dili oldukça yalın ve anlaşılırdı. Kitabın konusu ve ismine baktığımızda salt bir sistem, düzen eleştirisi yapacak diye düşünüyoruz. Gerçekten de öyle yapıyor. Eleştirileri genelde Almanya üzerine ve Alman anayasası, televizyonları, gazeteleri, eğitim sistemleri üzerine yapmış. Tabii bu demek değildir ki biz
Birkaç ay önce biri, insanların güven konusunda ne düşündükleri üzerinde bir anket düzenledi.
Sonuç: Yanıtlayan paralıysa güvene çok az önem veriyor, ama yoksulsa güveni önemsiyordu.
Öncelikle Kitap 1970’li yılların başında yazıldığından örneklerin çoğu o yılları kapsiyor buda haliyle acaba dememize neden oluyor ve fakat her ne kadar kitap 1970'lerden örnekler veriyor olsada hala güncelliğini yitirmiş değil ve okuyucu günümüz örneklerini kendi vererek kolaylıkla okuyabilir.....
Mesela bugün Federal Almanya diye bir ülke
Öğrettiklerine, öğretenlerin yabancı olması gündelik bir olaydır. Bir insanın bir şeyler yapıyor olması, o işle ilgili bir bilinç sahibi olması gerektiğini göstermemektedir. Yani bir kişinin bir şeyi yapması ne yaptığını bilmesi demek değildir.
Okulların bize devletin niteliği üzerine verdiği bilgiler gereksiz ve sıkıcıdır ve de düşüncemizin gelişimini önleyen, altından güçlükle kalkabileceğimiz bir yüktür.
Belirsizlik, samimiyetsizliğin kötü bir biçimidir. Hem doğruyu söylemeyen hem de yalanı beceremeyen kişi, ister istemez lafı eveleyip geveler. Buna karşın genellikle paçayı sıyırır, çünkü çoğu insan soru sormayı görgü kurallarına aykırı bulur. Soru sormaktan utanmak kötü bir eğitimin sonucudur.
Bugün okuldan, televizyondan ve gazetelerden
edindiğimiz bilgilere göre, demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Peki iktidarın çoğunluğun eline geçtiği tarihi nokta hani?