Aldığım o bir sürü ret cevapları, o yarımağız vaatler, düpedüz hayır'lar, beslenmiş de boşa gitmiş ümitler, her seferinde sonuçsuz kalmış yeni yeni teşebbüsler, bende cesaret diye bir şey bırakmamıştı.
"Bugünün rüzgarında yıkanan mazi gülü" diyordu üstat. Geçmişi bizim için manalı kılan, ona bugünden bakıyor olmamızla alâkalıydı. Onun bugün ve yarın için bize vereceği hızdı aslolan.