Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Esra Kuru

Esra Kuru
@esrakuru
Russian Language and Literature
İstanbul
4 Mayıs 1997
15 okur puanı
Eylül 2018 tarihinde katıldı
Senin tek yeteneğinin acıya dayanabilmek olduğunu düşündüm. Yine de sana saygı duydum hep, bu yetenek de az bir şey değil dedim kendime.
Reklam
Korkma, kadınlar en şiddetli acıları bile kaldırabilecek güçtedirler. Bir gün bunu anlayacaksın.
Sayfa 154 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Yaşamamızı ölüm kaygısıyla, ölümümüzü de yaşama kaygısıyla bulandırıyoruz.
Sayfa 188 - Kültür YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Korunmak saldırana hem istek veriyor, hem de hak kazandırıyor. Her korunma savaşçı bir kılığa girer ister istemez.
Elbette başkalarından da bir dolu şeyler öğrendim. Örneğin yaşlı balıkların boşa geçen yaşamları üzerine yakınmalarını. Onlar her zaman geçmişlerine yanar, ağlarlar. Ben şunu bilmek isterim; yaşamak dar bir çevrede dönüp dolaşarak kocamak ve hiçbir şey olmamak mı demektir? Evrende yaşamanın başkaca bir yolu yönetimi yok mudur?
Reklam
“Sonra bütün yeryüzünü kocaman bir zifaf odasına çevirdi Gaia. Çünkü bir dişi için sevişmek sadece sevişmek değildi. Aşkın güzellikle, zarafetle, şefkatle bir ilgisi vardı.”
Tolstoy da kitap yazdı, Adolf Hitler de. Sorun yazıda değil, kimin ne amaçla yazdığında. Tanrı bile kendini yazıyla anlatıyor. İyi ama yazının icadından önce Tanrı yok muydu?
Sayfa 368Kitabı okudu
İstanbul vefasız bir sevgiliye benzer. Sana hep ihanet eder ama sen yine de onu sevmeye devam edersin.
…oysa benim gurur duyduğum tek şey yüreğim. Ah, bildiklerimi zaten herkes biliyor ama yüreğim sadece bana ait.
Bizde istek uyandıran ilk izlenimdir, insan doğası en akıl almaz maceralara bile ikna olmaya hazırdır.
Reklam
“Ve siz hepiniz, benim bir yaz boyu, bir ay boyu, bir gün boyu sevdiklerim!”
Sayfa 193 - YKYKitabı okudu
…Anlayacağın, böyle sürüp gidecek; bir sonraki savaş binler ve binlerce insan tarafından her gün harıl harıl hazırlanmakta. Bunu öğrendikten sonra elim kolum tutmaz oldu, bir umutsuzluktur çullandı üzerime; benim için artık ne ‘vatan’ diye bir şey var, ne ideal, bunların tümü bir sonraki kıyımı hazırlayanlar için bir dekorasyondan başka bir şey değil çünkü. İnsanca bir şey düşünmek, söylemek, yazmak anlamını yitirdi, insanın kafasında olumlu düşüncelere yer vermesi anlamsızlaştı; gene de olumlu düşünen iki üç kişi çıksa da, her Allah’ın günü binlerce gazete, dergi, konuşma, açık ya da gizli oturum tam tersini yapmaya çalışıyor bunun, amacına da ulaşıyor.
Sayfa 113 - YKYKitabı okudu
Evrene gerisingeri dönüş, acılarla dolu bireyselleşmenin yok edilmesi, tanrılaşmak demek, evreni yeniden kapsamına alacak gibi ruhun sınırlarını genişletmek denektir.
Sayfa 60 - YKYKitabı okudu
İnsan sevgisi üç türlü gerçekleşir: Biri merhabalaşmayla olur; örneğin, insanlar karşılaştıkları kimseye merhaba der ve sağ ellerini uzatıp selamlaşırlar. Öteki tür, zor durumda olanlara yardım edildiğinde gerçekleşir. İnsan sevgisinin öbür türü, insanın sofrasını herkese açmasıdır. Böylece insan sevgisi merhabalaşmakla, iyilik yapmakla, konuk ağırlamak ve toplumsal ilişkilere düşkün olmakla gerçekleşiyor.
Sayfa 168Kitabı okudu
Akıllı düşünceyi gösteren çok konuşmak değildir, bir tek bilgeliği ara, bir tek onuru seç; böylece geveze insanların kesilmek bilmeyen seslerini kısacaksın.
Reklam
Annem hâlâ bana beyaz çoraplar örse de, önlüklerimin kenarlarını kıvırsa da ve bir çocuk olsam da, seviyorum ve nefret ediyorum.
“Siyaset bana bir anlam ifade etmiyor. Gerçeklere kayıtsız kalan insanlardan hoşlanmıyorum.”
"Her şey olacağının en iyisine varıyor, hiç korkma, kederlenme! Hep ileri!"
İnlemelerin duvarlarda böcek gibi süründüğü yatak odasındaki deri ve metal aksesuarlar ise sadece bir ayrıntıydı. Havaya girmek için. Gerçek hayatta onların yerini kartvizitler, evrak çantaları, kravatlar, içinde eşantiyon parfüm şişeleri olan kadın çantaları, numarasızda olsa yakıştığı için takılan şeffaf camlı gözlükler, renkli lensler, saç boyaları, indirimli epilasyon broşürleri, herkesten gizlenerek zayıflamak için satın alınıp yatak odasına konan spor aletleri, yaramaz çocukların çekildikçe çekilmeye alışan kulakları, radyasyon oranının yüksekliği, otuz yıl vadeyle alınan iki odalı bodrum katları, bütün taksitli alışverişler, kanunlar, polis copları, yedikçe kanser yapan gıdalar, içilmese de kanser yapan sigaralar ve siyasi ya da din liderlerinin nurlu yüzlerindeki porselen dişler alıyordu. Bir de gerçek hayattaki şiddetin önünde ya da arkasında lütfen, rica, özür gibi kelimeler oluyordu. Dolayısıyla insanın hayatla olan, çoğu acıya, azı zevke dayalı ilişkisini kabullenip oyunu kuralına göre oynaması kesinlikle bir hastalık değildi. Bazı psikologların, sado-mazo gecelere sahip müşterilerine dedikleri gibi. Bu sadece neyin ne olduğunu anlamaktı. Çocukken yaşanan taciz ya da tecavüzlerin travmatik sonuçlarından ibaret değildi bütün bunlar. Travmatik olan hayattı. Hepsi, bütün hayat. Her şey, özellikle de travmatik gibi durmayan ne varsa. Doğmak gibi. Dolayısıyla, doğum sonrası depresyon, yeni annelerin yakalandığı psikolojik bir hastalığın değil, hayatın tanımıydı. Hayatta kalma isteğinin. Hayata rağmen.
Komünizmin ayırt edici özelliği, genel olarak mülkiyete son vermek değil, burjuva mülkiyetine son vermektir.
“Zeki insanlar asla bir baltaya sap olamaz, olanlar yalnız aptallardır.”
Reklam
''Sana kızmıyorum, çünkü, bütün iyi insanlar gibi, kötülüğünü farkında olmadan yapıyorsun.''
Bir kimse arıyorsa, gözü aradığı şeyden başkasını görmez çokluk, bir türlü bulmayı beceremez, dışardan hiçbir şeyi alıp kendi içine aktaramaz, çünkü aklı fikri aradığı şeydedir hep, çünkü bir smacı vardır, çünkü bu amacın büyüsüne kapılmıştır. Aramak, bir amacı olmak demektir. Bulmaksa özgür olmak, dışa açık bulunmak, hiçbir smacı olmamak. Sen, ey saygıdeğer kişi, belki gerçekten arayan birisin, çünkü smacın peşinde koştuğundan hemen gözünün önündeki bazı şeyleri görmüyorsun.
SiddharthaKitabı okudu
Demokrasi
Bir tanrılar ulusu olsaydı, demokrasi ile yönetilirdi. Böylesi olgun bir yönetim insanların harcı değil.
Sayfa 64 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Ölümü umursadığı yoktu, ama yaşam çok şey demekti. O yüzden de idam hükmü verildiği andaki duygusu korku değil, özlem oldu."