"Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım." sözüne mazhar olan, alemlere rahmet olarak gönderilen sevgililer sevgilisi peygamber efendimiz Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v)'in dünyaya teşrif edişinin yıldönümü mübarek ve hayırlara vesile olsun inşaallah...
Rabbim bu mübarek günde yaptığımız ve yapacağımız tüm duaları huzurunda kabul buyursun.
I. Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı Devleti'nin İstanbul'dan gönderdiği son emanetleri almak için gelen trenin lokomotifinin üzerine bile, "Esselamu aleyke ya Resulallah" yazılmıştır.
Bir avuç toprakla kör edilen binlerce düşmanı
gördüler
Taşların zikrettiğini Allah'ı ellerinde
Zehirle pişmiş bir kuzunun ihbar edişini suikastı:
"Ey Allah'ın Resulü! Benden yeme!"
Dağın taşın selam verdiğini gördüğünde O'nu
Esselamu aleyke ya Resulallah!
Pürüzsüz bir Arapça'yla anlatışına pürüzsüz hakikatleri
Hazret-i Ali ve Hazret-i Câbir ve Hazret-i Âişe-i Sıddıka'dan nakl-i sahih ile sabittir ki: Dağ, taş, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a "Esselâmü aleyke ya Resulallah" diyorlardı.
Hazret-i Ali ve Hazret-i Câbir ve Hazret-i Âişe-i Sıddîka'dan nakl-i sahîh ile sabittir ki;
dağ, taş, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma,
"Esselâmü aleyke ya Resulallah" diyorlardı..
Üzerine mızraklar gelirken Rabbine bir ilticası vardır Hz. Hubeyb’in, “Ya Rabbi şu anki durumumu Efendim’e bildir ve selamımı O’na duyur. Esselâmu aleyke ya Resulallah!” O sırada Medine’de, Mescid-i Nevevî’de sahabe ile halka olmuş sohbet eden Efendimiz (sav) birden ayağa kalkar ve, “Ve aleykum selam ya Hubeyb!” diye karşılık verir. Sahabe şaşkınlık içinde sorar, “Ne oldu ya Resulallah!”, Efendimiz’in (sav) cevabı gayet hüzünlü ve kısadır. “Hubeyb’i şehit ettiler.”
Evet ey var oluşun Hikmeti!.. Ölümsüzlük Rehberi!.. Gerçek hayatın kurucusu!.. Yıkılmaz çatının Mimarı!.. Bastığı kum tanesine en büyük insanın denk olamayacağı büyüklük!.. Dışı nebîlikte, içi velilikte Son Had!.. Hakikatinde kulun bitip Allah'ın başlamadığı üstün mahlûk!.. Âlemlere Rahmet!.. Haberci, Müjdeci, Kurtarıcı, Erdirici!.. İçimde bu mânâlardan bir çağlayan, mukaddes Ravza’yı halkalayıcı parlak, sarı parmaklığın bir birbuçuk metre yakınında, yine içimden çığlığı basmaktayım:
“- Esselâmu aleyke yâ Resulallah!.. Esselâmü aleyke yâ Habiballah!.. Esselâmü aleyke yâ Safiyallah!..”