Ahmet

Ahmet
@estelli47
Solmaya Mahkûm Bir Hayatta, Olmaya Çalışan Aciz Bir Kul .
Adım adım varış mesafesine yaklaşıyorduk. Yolun bitmesi sevinçten çok üzüntü veriyordu. Varış, ayrılık demekti. Ayrılık düşüncesi bir kez daha içimi sızlatıp kalbimi acıttı. Ne kadar da Havva anama benziyordum. Ananın bahtı kızındaymış ya. Doğru. O da ayrılmıştı üç yüz yıl eşinden. Ayrılığın ne yaman şey olduğunu onlar kadar bilen olmadı. Ayrıldılar Havva'nın suçundan, fakat birbirlerini suçlamadan. Ne Havva suçladı Âdem'i, ne Âdem suçladı Havva'yı. Kullukta yaptıkları hata için ikisi bir özür dilediler üç yüz yıl. Birbirlerine özlem ve hasret duyarak. İlk anamız ile ilk babamız, olaylarda kimseyi suçlamamayı öğrettiler üç yüz yıllık bir dersle. Galiba tam öğrenemedik. Kendi dışında herkesi suçlayan insan, o birbirlerini suçlamayan insanları bile suçlu yapabildi. - Siz, dediler, yemeseydiniz o meyveyi, cennetten kovulmazdık. Ezeli sırrın sırrı olan bir meyveye takıldı çoğumuz. Bilmediler ki, o şifreydi.
Reklam
Kulluk sınavının galipleri genellikle dünya hayatının mağluplarından oluyor.
İbrahim suskun, Rabbine itaatte. Ben suskun, Rabbime ve eşime itaatte. İbrahim iki eşin arasında. İki eş, İbrahim ile kulluk sınavında. Ben görünüşte mağlup, acı çeken mazlum taraf. Sâre bilirsin ki, kulluk sınavının galipleri genellikle dünya hayatının mağluplarından oluyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İsmail'in Annesi Hacer Annemiz
Biliyorum, tüm hikmet erenleri razı nefsi tanımlayacaklardı. Pek çok tanım oluşup, pek çok mertebesi ortaya çıkacaktı. Kırmayan nefis, Kırılmayan nefis, Küsmeyen nefis, Kin duymayan nefis, Her şeyi Rabbinden bilen nefis diyeceklerdi. Sonunda tüm kelamlar şunu demek için dimağlara üşüşecekti: - Hacer duruşlu nefis...
Hüzne tutunan insanlar, kullukta adım adım yol alırdı.
Reklam
Reklam
2.474 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.