Ahmet

Ahmet
@estelli47
Solmaya Mahkûm Bir Hayatta, Olmaya Çalışan Aciz Bir Kul .
Bu yüzden acırım ki, Balkanlar'dan Osmanlı çekildi, baba gitti, evlâtlar yetim kaldı. Türkiye lâik oldu, kenara çekildi. İslâm âleminde olup bitenlere yabancı kaldı. İçişleridir ben karışmam, dedi. O zaman Müslüman milletler karışıklık içinde kaldı; azınlıkta oldukları yerlerde Müslüman topluluklar, sahipsiz kaldı, ezildi...
Sayfa 322Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı, her sahada örnek insan yetiştiren bir dergâh, bir kapı, bir medrese, bir felsefe, bir ekol olmuş... Zaten küfrün, Osmanlıya karşı, asırlardır devam eden kini de bu yüzdendir. "Bu yüzden acırım ki, Balkanlar'dan Osmanlı çekildi, baba gitti, evlâtlar yetim kaldı. Türkiye lâik oldu, kenara çekildi. İslâm âleminde olup bitenlere yabancı kaldı. İçişleridir ben karışmam, dedi. O zaman Müslüman milletler karışıklık içinde kaldı; azın- likta oldukları yerlerde Müslüman topluluklar, sahipsiz kaldı, ezildi... "Hilafet varken, maddi güç olmasa bile, manevi bir güç, bir dayanak vardı. Müslümanlar, Osmanlı Türk babaya güvenerek, varlıklarını müdafaa edecek cesareti kendilerinde buluyorlar, ba- banın da kendileri için çırpındığını biliyorlardı. Sonra Hilafet yok oldu, Türkiye bir kenara çekildi, baba gitti, evlâtlar yetim kaldı... Hilafet varken, maddi gücü olmasa da, manevi gücü ile, uzaktaki Müslümanları bile canlı tutuyordu."
Sayfa 322Kitabı okudu
Saraybosna'da meşhurdur. Hristiyanlar birbirleriyle anlaşma, muahede yaptıklarında: "Türk sözü müdür, bu verdiğin?" "Evet, Türk sözüdür." derlermiş... "Türk sözü" yani Müslüman sözü... Çünkü oralarda, Türk ile Müslüman aynı şeydir. Müslüman olan birisine, "Türk oldu." derler...
Sayfa 321Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kabri cennet olsun. Ali Yakup Bey'in Osmanlı hayranlığına, hayran olurdum. Kendisine: "Yahu hazret, ben Türk oğlu Türküm, Selçuklunun merkezi olan Konya'danım. Yahu Osmanlı hayranlığı sende, benden fazla. Bunun sebebi nedir?" diye sorduğumda, zarif, lâtif, dürüst insan, yalan bilmeyen insan, şöyle cevap vermişti: "Sizler mirasyedisiniz. Mirasyedi, nimetin kadrini bilmez. Zengin çocuğu, zenginliğine şükretmez. Hamal çocuğu, irgat çocuğu, dul ana çocuğu, nimetin kadrini bilir, şükreder. Aç, su- suz kalmış, kıtlık günleri geçirmiş, felâketli anlar yaşamıştır. Hic- retler, gurbetler, hicranlar tatmıştır... Sizler, Müslüman muhitte, Müslüman evde, Müslüman ailede büyüdünüz, yetiştiniz, geliştiniz. "Osmanlı gelmeseydi, ben bugün, neuzübillâh, bir kâfirdim, bir Sırplı idim. Kıpkızıl bir Hırvat yahut Sırp Islav idim. Kâfir Makedonyalı, Karadağlı ne ise ben de o idim... Fakat Osmanlı gelmiş, elhamdulillah, beni zulmetten nura çıkarmış, kurtarmış... "İslâmiyet gibi bir dini bana din olarak getirip tanıtmış; Peygamber-i Zişan gibi bir peygamberi, bana lider yapmış; hak- kı, hukuku, hakikati, batili, efsaneyi, hurafeyi ayırdetmeyi öğret- miş. Ben sayılamayacak kadar çok, kadri ölçülemeyecek kadar değerli nimetleri İslâmiyet'le kazanmışım... İslâmiyet'i bana getiren Osmanlıdır."
Sayfa 320Kitabı okudu
Bugünün Kerameti, Hizmettir
Birgün yine bir sohbette, cemaatten bazıları, "keramet "ten bahsettiler. Amcam cevap olarak: "Oğlum, bugünün kerameti hizmettir." demiş ve şöyle devam etmişti: "Her taraftan tehdit ve tazyik gören, mübarek, mukaddes dinin için yaptığın nedir? İman ve İslâm şuurundan mahrum kalmış kitleye ne faydan dokundu? Bilhassa gafler ve küfür içinde, inkârlar içinde büyüyüp yetişen; bir serseri, bir haydut olacagin- dan korkulan gençliğe ne gösterdin? Ne yardım yaptın, ne öğret- tin, ne kadar iman ve nur eriştirdin? İşte yapılacak iş bunlardır. Bugün keramet, hizmettir." Amcamın, işi kolayından alan, sadece şeyhinden aldığı zikir dersini yapmakla yetinen, başka işlerle pek ilgilenmeyenlere, "Canım, evråd û ezkár bir iki saatte biter. Geride daha yirmi iki saat var. Başka neler yapıyorsun?" şeklinde sualleri vardı.
Reklam
Reklam
2.474 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.