bağdat şehrinin kuruluşuna dair okuyorum. dönemin seyyahları tarafından (yakubî) 100.000 işçinin çalıştığından söz edilirken , söz halifenin evrenin yaratıcısı oluşuna geliyor. şehrin ulu camiisini ezen saray mimarilerine değiniyor.
okuyorum.
evrensel güç, mutlak yönetim.
nizamlı, ihtişamlı şehirler.
dört bir yanda giriş kapıları. hendekler. askeri güçler, törensellikler, şaşalar.
bütün bu ihtişamdan geriye hiçbir şey kalmamıştır ile bitiyor metin.
geçicilik dehşetine karşı aymak yaşamımdaki en büyük kırılma idi.
Bağdat üzerinden okuyunca esasen yoruma lüzum yok, malumu ilan laf u guzaftir.
hiçbir şey kalmıyor. ihtişam kalmadığı gibi
ihtişam için çaba gösteren de kalmıyor, onu yitirince acı çeken de.
acı çeken nesli hatırlamayan sonraki nesiller bile kalmıyor.
evren burada kalıyor, halifenin aklı kalıyor. halife kalmıyor.