En kaba bir gözlem bile, 12 Eylül rejiminin burada tanımlanan faşizm kavramıyla
tanımlanmasının yanlış olacağını fark eder. 12 Eylül rejimi bir parlamenter demokrasi
değildir. Faşist bir rejim de değildir. Peki ama nedir?
Bu soru bize, daha başka kavramsal araçlara ihtiyacımız olduğunu da sezdirir. Böyle bir
kavramsal araç var mıdır? Böyle bir araç daha önce Bilimsel Sosyalizmin klasiklerince
geliştirilmiş midir? Yoksa şimdiye kadar hiç karşılaşılmamış, eski kavramların çerçevesine
sığmayan yepyeni bir olgu karşısında mıyız?
Türkiyeli devrimciler, devlet biçimleri konusunda, hemen hemen sadece iki kavramla,
parlamentarizm ve faşizm kavramlarıyla, düşünmeye alışmışlardır. Ama Türkiyeli
devrimcilerin bu iki kavramla sınırlı olmaları, Marksizmin ve Leninizmin böyle sınırlı olduğu
anlamına gelmez. Marksizm de askeri diktatörlük gibi, Bonapartizm gibi kavramlar da vardır.
Ve bir Bonapartizm kavramı, 12 Eylül rejiminin niteliğini kavrayabilmemizi sağlayacak
olanaklar sunabilir. Onun için, 12 Eylül rejiminin niteliğine geçmeden evvel Türkiye
devrimcilerinin yabancısı oldukları Bonapartizm kavramımda ele almamız gerekiyor.
12 eylül üzerine,demir küçükaydın