Amalimiz, efkârımız ikbâl-i vatandır.
Serhaddimize kal'a bizim hâk-i bedendir
Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir
Kavgada şehâdetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz
Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda
Can korkusu gezmez ovamızda dağımızda
Her kuşede bir şîr yatar toprağımızda
Kavgada
Âmâlimiz, efkârımız ikbâl-i vatandır
Serhaddımız kal'a bizim hâk-i bedendir
Osmanlılarız, ziynetimiz kanlı kefendir
Kavgada şehâdetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz
Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda
Ölüm korkusu gezmez ovamızda, dağımızda
Her kûşede bir şîr yatar toprağımızda
Kavgada şehâdetle bütün kâm
.
Atatürk, damarlardaki asil kana en büyük önemi verirken, tarihi Türk ırkından oluşa, Türk soyunun yüceliğine işaret etmiş, buna, yüksek, mefkurevi (ülküsel) bir anlam vermiştir. Bununla da kalmayarak Türk evlâdına, Türk Gençliğine daima bu cevherin, muhtaç olunan kudret olduğunu çok açık ve parlak bir ifadeyle anlatmış ve —asla unutulması şöyle dursun— bunu en büyük bir hazine tanımak gerektiğini söylemiştir. Kezâ Türklüğe ihanet edenlere karşı, kanlarını tahlil edin demesi, milliyetlerine, milli kültürlerine, soylarına müşterek bir işaret ve dikkate dâvetten, çağrıdan ibarettir. Bu, söze kuvvet vermek için en kesin anlam ve hatlariyle ifadedir. Yoksa pek tabii o da, bugün ırkı kan tahlili ile tâyin etmeğe elverişli bir keşfin olmadığını bilirdi. Henüz ilmin uzanamadığı bu sahadaki bilgiye erişileceğini Atatürk kendisine mahsus bir öngörü, bir sezgiyle mı sezmişti? Bunun hakikatini henüz bilmiyoruz. Nitekim Namık Kemal de:
“Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır" demişti.
.