Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Psikanalizin babası Sigmund Freud’dan çokça duyduğumuz Oidipus Kompleksine adını veren, Thebai üçlemesinin ilk kitabı Kral Oidipus. Üzerinden 20 asır geçmesine rağmen gücünü yitirmeyen içerik bakımından oldukça güçlü ve etkileyici bir eser. Kadercilikle savaşan Oidipus’un hikayesi kehanetten kaçarken kendi kehanetine yakalanmasıyla başlar. Mitolojiye ilgi duyan herkesin keyifle okuyacağına emin olduğum bir Yunan tragedyası.
Freud - Odipus
Öncelikle kitabı okurken ne kadar zorlandığımdan bahsetmeliyim. Her defasında bırakıp bırakıp geri döndüm çünkü içimde bir yerde gerçek kabul ettiğim Freud düşünceleri hala daha kafamda sorgu sual içerisinde. Öncelikle Odipus kompleksi diyip duruyoruz ozamanlarda Freudun hem akıl hocası hem de yakın arkadaşı Breuer'in hastası Anna O. babası çok hastalandığı sıralarda ona bakmaktadır. Bir süre sonra babasının hastalığı gittikçe kötüleşir tuvaletini bile yapamaz hale gelir ve Anna O.'nun histeri krizleri başlar. Anna O. 3 veya 4 dil bilen Edebiyata ve Psikolojiye ile merakı üst düzey olup çok üst okumalar yapan ve maddi açıdan kuvvetli bir kadındır. Başlarda bu sebeplerden dolayı kimse Anna O.'nun neden pskilojik sıkıntıları olduğunu anlayamaz. Uzun süre Breuer onu 'hipnoz' ile tedavi etmeye çalışır fakat yanıt vermez. Kimseyle bu kadını paylaşamazken Breuer, Freud'a bahseder ve Freud heyecanlanır. Kadının hikayesini dinledikten sonra Freud'un teşhisi bellidir ve şu dizeleri yazar (moda mod hatırlayamadığım için kendi cümelelerimle yazıyorum) 'Evet işte bariz bir Odipus Kompleksi, kadın babasına öyle tutkuyla bağlıymış ve içsel arzusu yükselmiş ki babasına bir daha ulaşamayacağı düşüncesiyle histeri krizleri geçirmeye ve sanrılar görmeye başlamıştır. Bu sanrıların birçoğunda babasını kaybettiğini birdaha göremeyeceğini bu yüzden ona dokunma ihtiyacı hissettiği bellidir fakat bu durumdan öyle utanıyordur ki bırakın birine bahsetmeyi kendisine bile itiraf edemeyeceği için histeri krizlerine girmiştir.'
"Babalar ve Oğulları, Oğullar ve Sevgilileri
Franz Kafka ve Babaya Mektup-Yard. Doç. Dr. Şebnem Sunar" adlı makaleden alınmıştır.
...Buna göre Kafka, mektupta, babasının kişiliğinden ve bir oğul olarak kendi bireysel varoluşu üzerindeki etkisinden söz etmektedir. Deyiş yerindeyse evrensel etki-tepki yasası üzerinden ilerleyen ve
Nietzsche Ağladığında kitabında sevdiğim Freud bu kitapta beni hayal kırıklığına uğrattı diyebilirim. Bu kitapta anlatılanların gerçek mi olduğuna dair yazar bir not düşmemiş fakat okuduğum birkaç yorumda gerçek olduğu yazıyordu tabi ki kesin deliller yok elimizde. Kitabın konusuna gelirsek; 1938’li yıllarda Naziler Viyana’yı
Dr.Jekyll iyi huylu ahlaki yönü kuvvetli dürüst güven veren saygın bir doktor ve yine aynı kişi Bay Hyde içindeki kötülüğü sonunu düşünmeden istediği ölçüde yapabilecek farklı bir görüntüye bürünmüş deneysel sonuçla ortaya çıkan karakterdir. Burada insanın davranışlarını ve düşüncelerini Freud’un “id-ego-süperego” diye gruplandırdığı insan zihninin katmanlarından ortaya çıkabilecek karakter örnekleridir. Şöyle ki insanın karar ve yargı biçimini araştırmaya çalışan Freud’un sonrasında örnek bir kişilik üzerinde yapabileceklerini yazar Stevenson kalemiyle ve düşüncesi tasviriyle bize sunmuştur. Felsefi açıdan bakacak olursanız iki karakter arasında iyi ve kötü kavramlarını,kötülük sorununu ve bunların toplumsal karşılığını irdelemiş olacaksınız. İyi okumalar
Engin Geçtan’ı bu kadar geç tanıdığım için gerçekten üzgünüm. Engin Geçtan bir psikoterapist ve kitapta; yaşadıklarını, danışanlarının anlattıklarını, düşünürlerin fikirlerini bazen de hikayeler şeklinde örnekler vererek birçok kavramı açıklıyor. Kitapta birçok düşünürü örnek verirken bazen Freud’a katılmadığı düşüncelerinin de olduğunu daha çok Bertrand Russel’ın görüşlerine sahip çıkan bir yazar olduğunu görüyoruz. Kişisel gelişim kitabı değil bence. Kişisel gelişim kitabı okuyacağıma Tedx konuşmalarını dinlerim daha çok hayatıma yön verir. Kitabı elimde hep bir kalemle okudum. O kadar altı çizilesi cümleleri var ki... Psikiyatriye hep kendimi ve çevremdekileri koyarak bakmışımdır. Bence psikiyatride herkesin bir tanısı var. Yani kim neye göre normal ki! Belirsiz. Severek okuduğum bir kitaptı. Kitabı okuyacaklara iyi okumalar :)
Hazır Tütüncü Çırağı ile Freud’dan bir kuple almışken biraz daha ayrıntıya gireyim dedim ve Freud’lu okumalara bu kitapla başladım.
Freud’un içine doğduğu dünyanın durumundan başlayarak nerdeyse aşama aşama bilime katkılarını, başarılarını, edindiği tecrübeleri neredeyse son noktasına kadar anlatıyor. Çalışma azmi, olaylara bakış açısı, cesareti bence oldukça ilham vericiydi.
Üstelik duyduğumuzda aklımıza hemen Freud’u getiren bilinçaltı, rüyalar, psikanaliz tekniği ve cinsellik gibi konularda yaptığı çalışmalarda izlediği yolları da anlatmış.
Sanırım bu konulardan en çok merakı cinsellik konusu uyandırıyor. Çünkü Freud ‘kafayı cinselliğe taktı’ (?) Oysaki kitaptan öğreniyoruz ki Freud sadece diğerlerinden daha cesur davrandı, kimsenin söyleyemediklerini dile getirdi.
Bu ve benzeri bilgilerin kitabı daha ilgi çekici hale getirdiğini düşünüyorum, tabii bir de Zweig’ın güzel anlatımı.
Freud’a ya da psikolojiye ilgisi olanlar için güzel bir başlangıç kitabı olacağını düşünüyorum.
İslam dünyasının büyük fakihlerinden İbn Hazm’ın Güvercin Gerdanlığı kitabından sonra okuduğum bir diğer harika eseri olan Erdemli İnsanın Yol Haritası kitabını elimden geldiğince incelemeye çalıştım. Özellikle bende çağrışım uyandıran birkaç söz üzerinden ilerledim. Keyifli okumalar.
-‘’Gerçek şudur ki, kavuştuğun her emelin sonu hüzündür.
İçindeki Çocuğu Keşfet :)
''Bugün hayatımızdaki sorunları çözmek istiyorsak,o zaman asıl sorunumuzun daha derin bir düzeyde ne olduğunu anlamamız gerekir.''
Hayatımızdaki sorunların kaynağını çocukluğa hatta bebekliğe dayandığını söylesem ne tepki verirdiniz?
Sigmund Freud’un psikanaliz kuramında geliştirmiş olduğu bilinçdışı yapısal olarak iki nitelik taşır.Yani görülen bilinç durumlarının daha da gerisinde görünmez bir bölgede işleyen bir bilinç daha vardır ve Freud bu durumu bir buzdağına benzetir.Buz dağının sular üzerinde görünen kısmına bilinç,sular altına gömülen tarafına da bilinçaltı demiştir.
Bilinçaltı hayatımızda sandığımızdan daha da önemli bir yere sahiptir.Herkesin küçüklüğe dayanan mutlu-mutsuz birçok hatırası vardır ve kişi kaç yaşına gelirse gelsin o hatıralar zihninin bir köşesinde işleyen bir çark sistemi gibi dönüp durur.Ve yine bu acı tatlı bu hatıralar kişinin ilerideki karakter yapısının şekillenmesinde rol oynar.
Çocukluğumuzda aldığımız yaralar ve edindiğimiz olumsuz tecrübeler bilinçaltımıza öyle derinden işler ki yaşantımızı bunlar doğrultusunda şekillendirir ve eylemlerde bulunuruz.Peki temel güvenimizi nasıl kazanırız ve insan ilişkilerimizi nasıl düzenleyebiliriz?
Kitap bu bakıma iki kısıma bölünmüş;güneş ve gölge çocuk.
İçindeki çocuğa bir yuva bulmak isteyen herkesin okumasını tavsiye edebileceğim bir kitap.
Psikoloji
Alfred Adlerın ilk kitabını okudum kendisini daha önce araştırmalarımdan ve merakımdan biliyorum aslında ilgim modern psikolojiye olmasına rağmen eskilerede bir göz atayım dedim ve başladım kitaba ...
kitap nasıl yaşanır şunu şunu yap demek yerıne Adlerin öncülüğünü çektiği ve geliştirdiği bireysel psikoloji alanını anlatıyor
Bireysel Psikoloji : Bireyin Toplumla olan ilişkisini ele alan psikolojik kuram
Kitapta çoğunlukla görüceğiniz şey Aşşağılık kompleksi ve Üstünlük kompleksi Adlera göre bu iki kompleks birbirini tamamlar kişi aşşağılık hissettimi kendini üstün tutucak bir şeyler arar yada diğerlerini kötüler diyor yazarımız bencede cok haklı bir gözlem
Kıssadan hisse bu kitabı alıcaklar karşılarında kişilsel gelişimden daha çok psikoloji bilimini ve Sosyoloji bilimini bulucaktır
Kitabın dili net ve sade geldi bana açıkcası say yayınları güzel çevirmiş kitabı
Kitabın akıcılığı zaman zaman durgunlaştı benı sıktı ama gözlemlerin başarılığı ilgimi çekti diyebilirim
Not: Adler Freudun öğrencisidir ama kendisi sonradan onun kuramını red edip kendi kuramını kurmustur o yüzden kitapta bilinçaltına az yer verilmiş hatta bilinçaltı yerine ilk anılar ve çocukluk gibi şeyler üstünde durulmuş diyebilirim
Eğer klasik bir adamsanız ve psikolojiye psikanalize ilginiz varsa alın okuyun ben yazarın diğer kitaplarını inceliycem ayrıca biyografisine tekrar göz atıcam çünkü merak uyandırdı
iyi okumalar dilerim ....
