Kitap, Öğretmen Orhan'ın hastanede ki telaşlı haliyle başlıyor ve sonra okulda yaşanan asıl olayla devam ediyor. Her şey sıradan, küçük bir taşın atılışıyla başlıyor.
Peyami Safa o kadar güzel anlatıyor ki hastane, okul, okulun bahçesi, sahil, yalılar vs hepsi gözünüzün önünde canlanıyor. Siz de sanki hikayenin geçtiği 1922 yılı
" Otuz yıldır kendimle ve yirmi yıldır da başka herkesle kavga ettim durmaksızın... İkincisini kaybettim. Başkalarına kaybetmenin pek bir zararı yok, mağlubiyet mağlubiyettir nihayetinde, boynunu eğer kabullenirsin... Ama kendimle olan kavgamdan hiçbir sonuç alamadım. "
Yanlışa düştüğü için ızdırap çekip acı duysa da insan, doğrunun hizmetkârı olup güzele yöneldiği zaman, çektiği acıdan da zevk alır. "Galiptir bu yolda mağlup"
Zamanı geldi. İnkılâba az kaldı (uyan artık yiğidim) ve hemen ardından 'Galiptir bu yolda mağlup' gayet güzel şiirler. Nurullah Genç hayata armağan ettiği bu şiirleri okumak ders niteliğinde sayılıyor benim açımdan. Tüm eserlerinden istifade edene kadar devam.
Kötülükle baş edilmez. Kötülükle mücadele edilir. Maalesef genelde kötülük kazanır. Olsun. Selam olsun kötülükle kaybedeceğini bile bile mücadele edenlere ve bize galiptir bu yolda mağlup dedirtenlere.
Şayet inandığın uğurda, elinden geleni ardına komadıysan. Kaybetmemek adına dişinle tırnağınla kazıdıysan. Ama yine de sadece senin iradenin bu müsabakayı kazanmaya yetmeyeceğini anladıysan; üzülme, müsterih ol.
"Galiptir bu yolda mağlup!"
Şayet inandığın uğurda, elinden geleni ardına komadıysan. Kaybetmemek adına dişinle tırnağınla kazıdıysan. Ama yine de sadece senin iradenin bu müsabakayı kazanmaya yetmeyeceğini anladıysan; üzülme, müsterih ol.
"Galiptir bu yolda mağlup!"