Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
He robbed rich people and gave the money to poor people. But not everybody knows that he came from a rich family. And not many people know that Robin Hood was half- Saxon and half-Norman.
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Albert Camus "Veba" hastalığını ete kemiğe büründürüp, bir yönetici olarak Cadiz şehrinin başına getiriyor. Eserde Veba'nın halka korku salarak, baskıyla, zorbalıkla, ölümle yönetmesine karşılık; cesareti, adalet duygusu, özgürlük inancıyla karşı koyan Diego'yu ortaya çıkarıyor. Veba ve Diego ana karakterler olarak karşımıza çıksa da
Sıkıyönetim
SıkıyönetimAlbert Camus · Can Yayınları · 2018476 okunma
Reklam
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun." Birhan Keskin, fakir kene "Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
Yazın soluğundan da yumuşaktı Yarin bana verdiği buse. . But softer than the breath of summer Was the kiss she gave to me. .
Sayfa 37 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
How was I going to explain this? “ You ever just look at someone and know that if you let them, they could turn your life upside down…completely ruin you?” Nodding in understanding, he said, “ Oh, yes. That’s happened to me before.” “ What did you do?” “ I gave in and married her.” Bunu nasıl açıklayacaktım " Hiç birilerine bakıp onlara izin verirsen hayatını altüst edebileceklerini ... Tamamen seni mahvedebileceklerini biliyorsun." Anlayışla başını sallayarak, " Oh evet bu daha önce başıma geldi." " Ne yaptın?" " Pes ettim ve onunla evlendim."
God gave us relatives... Thank god we can choose our friends. ~Ethel Mumford~
Reklam
"While his school was closed due to an outbreak of plague in 1666–67, twenty-five-year-old Isaac Newton showed his professor, Isaac Barrow, what research he was conducting in his spare time. Barrow immediately gave up his job as a professor and became a student of Newton. What a noble gesture. What ethical behavior. When was the last time you heard of a professor vacating his post in favor of a better candidate? And when was the last time you read about a CEO clearing out his desk when he realized that one of his twenty thousand employees could do a better job?” ¤369¤ "1666-67 yıllarında veba salgını nedeniyle okulu kapatılırken, yirmi beş yaşındaki Isaac Newton, profesörü Isaac Barrow'a boş zamanlarında hangi araştırmaları yaptığını gösterdi. Barrow hemen işinden vazgeçti. Profesör oldun ve Newton'un öğrencisi oldun. Ne kadar asil bir davranış. Ne kadar etik bir davranış. En son ne zaman bir profesörün daha iyi bir aday uğruna görevinden ayrıldığını duydun? Ve bir CEO'nun temize çıktığını en son ne zaman okudun? Yirmi bin çalışanından birinin daha iyi bir iş çıkarabileceğini fark ettiğinde masasından mı kalktı?"
"And it’s because of Logan you’re healing. He gave you back something you lost.” “What?” “Your heart,” he tells me, looking at me with sadness in his eyes.
143 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Zalim hükümdar Dahhak'ın karşısında ezilen, sabrının son haddine kadar tahammül eden, fakat en sonunda zulme son vermek için ayaklanan halkın, çobanların, kahraman demirci Gave'nin hikayesi anlatılıyor. Şemseddin Sami'nin bu eseri 'Şehname'den esinlenerek yazdığı söyleniyor. Aynı zamanda Sosyalizm-Komünizm ve Alevi-Bektaşi görüşlerinin yazar üzerindeki etkisi de bu eserde görülüyor. Eserdeki 'Çekiç-Bayrak' figürlerinin isyan sırasında sembolleştirilmesi, kutsallaştırılması ve Cem Ayinlerinin anlatımı bu etkilenmenin en önemli göstergeleri. Zalim hükümdar, çobanlar, kahraman demirci üzerinden anlatılan hikaye benim aklıma Yaşar Kemal'in 'Ağrıdağı Efsanesi' eserini getirdi. Hem Yaşar Kemal'in, hem Şemseddin Sami'nin eserindeki ortak dayanak noktası sanırım Firdevsi'nin Şehname'si. Bu durum da beni çok vakit kaybetmeden Şehname'yi okumaya sevk ediyor. En yakın zamanda okuyacağım. Eserdeki konu ve kurgunun çok etkileyici olmasına karşın, yazarın anlatım şeklinin, benim açımdan, tam anlamıyla tatmin edici olmadığını söyleyebilirim. Yazar her cümlede en az iki kere 'ah' çekiyor. Bu 'ah' çekme durumunu aynı dönemde yazılmış diğer Türk Klasikleri'nde de görebiliriz. Bize Shakespeare'den ya da Rus yazarlardan abartılı şekilde bulaşmış olabileceğini düşünüyorum. O dönemde bu 'ah'lama durumu normal karşılanabilir ama günümüzde biraz tuhaf oluyor. Ah, bir de Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem gibi yine o dönem yazarlarının bir çoğunda görülen 'aşk' temasını kurguya sağlıklı bir şekilde uyarlayamama sıkıntısı var ki, o konuya hiç girmiyorum. İyi okumalar... :)
Gave
GaveŞemseddin Sami · Bordo Siyah · 200659 okunma
Then he gave me the goodnight kiss to beat all goodnight kisses. It was long, hard, deep, wet and utterly delicious.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.