Kimse Kimseyi Sevmek Zorunda Değil. Öyle mi?
Kimse kimseyi sevmek zorunda değil, böyle bir söz ortaya çıkmış, Müslüman topraklarında. Müslüman kimliğinin taşındığı bu topraklarda bu söz fitnedir, fitne. Önce Müslüman kimdir? Nasıl olmalıdır? Bu sorulara cevap verelim. 1.Kötülüğe en güzel şekilde karşılık verirler! Muminin 96: İşte onlara, sabretmelerinden ötürü, mükefatları iki defa
Seni hep bir yerlere yetişmeye çalışırken görüyorum. Üzerine sakin bir telaşı bürünmüş gibisin. Son zamanlara kalmış, vakti daralmış, geride kalan olmamak adına bir telaş. Yalnızsın hep ama ileriden giden bir grup insanın, onlara yetişmeye çalışan bir üyesi gibi davranışların. Ya da kendi içindeki bir eksiği, vakit dolmadan tamamlamaya çalışır gibisin. Belki de ikisi birden yürütüyordur seni böyle gece gündüz. Bu yürüyüş içinde ölümü hiç ‘içeriden’ saymadın. Onu hep en son durakta bekleyen bir deneyim gibi görüyormuşsun demek ki. Halbuki hep yanında taşımışsın onu ama hayatına dahil etmeyi bilememişsin. Ölüm, ölerek dahil edil(e)mez hayata. Fakat fani olduğunu bilerek hayatı izlemekle, hayatı asıl rengiyle bilmekle dahil edilir. Hayat ve ölüm birbirinin diğer yüzü kadar bile uzak değil diğerine. Süt hayatsa, onun içindeki süt şekeridir ölüm. Şekeri çıkarınca sütün kimyası bozuluyor, o artık süt olmuyor. Tıpkı bunun gibi bizzat hayata kıymet veriyor ölüm, ona ‘hayat’ denmesini sağlıyor. Azize, senin hayat terkibin ne?
Rabia Gülcan Kardaş
Rabia Gülcan Kardaş
Reklam
Agâh Beyoğlu/ Şahsiyet
Dokuz yaşındayım, yıl 1961…Annem benim doğum günüm için pasta yapmış. İlk defa o zaman mum üfleyip bir dilek tuttum. Dileğim de şu; o sıralar Yuri Gagarin uzaya çıkan ilk insan olacak. Ben de dedim ki, ne olur beni de yanına alsın…O kadar inandım ki dileğimin gerçekleşeceğine, bir çanta yapıp beklemeye başladım. Güya Sovyet elçiliğinden gelip alacaklar beni. Ama sağdan soldan duyuyorum onlar komünist diye. Diyorlar ki aman komünist onlar. Olsun diyorum, ben de komünist olurum. O sıralarda, bizim giriş katında üniversite öğrencileri oturuyor. Annem onlara da komünist diyor. Biliyorum onlar bizim kömürlükte kitap saklıyor. Ben gittim, yürüttüm bir tane. Nazım Hikmet’in şiirleri. En kısasını buldum ezberledim. Dedim ki şimdi Ruslar gelirse, ben bu şiiri okurum onlara. Onlar da der ki tamam bu da bizden, götürürler beni. Neyse… Tarih 12 Nisan. Uzak mekiği fırlatılacak, Vostok 1 ama hala gelen giden yok. Ben diyorum unuttular herhalde beni. Mekik fırlatıldı, herkes dua ediyor, mekik atmosferi geçsin, uzaya çıksın diye. Bir ben diyorum ki yarı yolda dursun dönsün beni alsın. Belki bir de Amerikalılar, Vostok’un uzaya çıkmaması için dua ediyordu. Neyse… Bütün gün radyonun başında içimden o şiiri okudum: Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz, Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda, Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. Ne zaman bu şiiri okusam uzaya gitmiş kadar olurum. 65 yaşıma geldim. Geçen doğum günümde yine bir dilek tuttum, çocuk gibi. Yine imkansız bir dilek tabi. Ne diledim biliyor musunuz? İyi bir insan olmayı.
iyi bir insan olmayı dilemek
”Dokuz yaşındayım, yıl 1961…Annem benim doğum günüm için pasta yapmış. İlk defa o zaman mum üfleyip bir dilek tuttum. Dileğim de şu; o sıralar Yuri Gagarin uzaya çıkan ilk insan olacak. Ben de dedim ki, ne olur beni de yanına alsın… O kadar inandım ki dileğimin gerçekleşeceğine, ben bir çanta yapıp beklemeye başladım. Güya Sovyet elçiliğinden gelip alacaklar beni. Ama sağdan soldan duyuyorum onlar komünist diye. Diyorlar ki aman komünist onlar. Olsun diyorum, ben de komünist olurum. O sıralarda, bizim giriş katında üniversite öğrencileri oturuyor. Annem onlara da komünist diyor. Biliyorum onlar bizim kömürlükte kitap saklıyor. Ben gittim, yürüttüm bir tane. Nazım Hikmet’in şiirleri… En kısasını buldum ezberledim. Dedim ki şimdi Ruslar gelirse, ben bu şiiri okurum onlara. Onlar da der ki tamam bu da bizden, götürürler beni. Neyse… Tarih 12 Nisan. Uzay mekiği fırlatılacak, Vostok 1… Ama hala gelen giden yok. Ben diyorum unuttular herhalde beni. Mekik fırlatıldı, herkes dua ediyor; mekik atmosferi geçsin, uzaya çıksın diye. Bir ben diyorum ki yarı yolda dursun dönsün beni alsın. Belki bir de Amerikalılar, Vostok’un uzaya çıkmaması için dua ediyordu. Neyse… Bütün gün radyonun başında içimden o şiiri okudum: Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz, ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda, budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.. Ne zaman bu şiiri okusam uzaya gitmiş kadar olurum. Altmış beş yaşıma geldim. Geçen doğum günümde yine bir dilek tuttum, çocuk gibi. Yine imkânsız bir dilek tabi. Ne diledim biliyor musunuz ? İyi bir insan olmayı.” Şahsiyet
Dokuz yaşındayım, yıl 1961. Annem benim doğum günüm için pasta yapmış. İlk defa o zaman mum üfleyip bir dilek tuttum. Dileğim de şu; o sıralar Yuri Gagarin uzaya çıkan ilk insan olacak. Ben de dedim ki ne olur beni de yanına alsın. O kadar inandım ki dileğimin gerçekleşeceğine, ben bir çanta yapıp beklemeye başladım. Güya Sovyet Elçiliği'nden gelip alacaklar beni. Ama sağdan soldan duyuyorum onlar komünist diye. Diyorlar ki; aman komünist onlar. Olsun diyorum, ben de komünist olurum. O sıralarda, bizim giriş katında üniversite öğrencileri oturuyor. Annem onlara da komünist diyor. Biliyorum onlar bizim kömürlükte kitap saklıyor. Ben gittim, yürüttüm bir tane. NazımHikmet’in şiirleri. En kısasını buldum ezberledim. Dedim ki, şimdi Ruslar gelirse, ben bu şiiri okurum onlara. Onlar da der ki, tamam bu da bizden, götürürler beni. Neyse… Tarih 12 Nisan. Uzay mekiği fırlatılacak, Vostok 1. Ama hâlâ gelen giden yok. Ben diyorum unuttular herhalde beni. Mekik fırlatıldı, herkes dua ediyor mekik atmosferi geçsin, uzaya çıksın diye. Bir ben diyorum ki, yarı yolda dursun dönsün beni alsın. Belki bir de Amerikalılar, Vostok’un uzaya çıkmaması için dua ediyordu. Neyse… Bütün gün radyonun başında içimden o şiiri okudum: Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz, Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. . Ne zaman bu şiiri okusam uzaya gitmiş kadar olurum. Altmış beş yaşıma geldim. Geçen doğum günümde yine bir dilek tuttum, çocuk gibi. Yine imkânsız bir dilek tabii. Ne diledim biliyor musunuz? İyi bir insan olmayı. . Haluk Bilginer / Şahsiyet
Biz bir bakışla toprağı kimya yaparız, diyen mutasavvıf şâir Şah Kaasım-ı Envâr'dır. Şeyh Galip de tarikat ehli olan babası Mustafa Reşid Efendi'yi aynı güçte bir yol gösterici olarak görür. Mustafa nâm reşid ü mürşid ü üstâd-ı kül Her nigâh-ı himmeti iksir-i a'zamdır bize Şeyhi de: Kimyâdır ki, kalbi halis eder Cevher-i Lâilâhe illallâh
Reklam
369 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.