Gecenin güne çektiği ince çizgiydik
Unutkan bir kışın ürperdiği akşamda
Kendini yaratan utangaç parıltı: bizdik
Herkes gitmişti, izler bırakarak geceye..
Yabani kaz bizden daha kozmopolit;
gece orucunu Kanada’da açıyor, öğle yemeğini Ohio'da yiyor ve güneydeki göl çıkışlarında geceye hazırlık olarak tüylerini kabartıyor.
Bu âlem, -aynen çok sesli bir mûsiki korosu gibi- sayısız senaryonun cereyan ettiği bir tiyatro sahnesi gibidir. Sizinle birlikte bütün varlıklar, kaderin hem memuru ve hem de mağlûbudurlar.
Nasıl, bir senaryoda onu, tasavvur ve tahayyül
eden kimse tarafından tespit edilmiş bir ana fikir ve esas gâye mevcud olursa, bu Alem'de de böylece bir
Tarih uzundur, uzun bir sonsuzluktur
Göğsünde eskiyen kılıçlar yıldızlara çarpar
Parçalanıp yeniden dağılır gökyüzüne
Gürültülüdür, sessizdir, sonsuz bir uzunluktur
Uyanınca atlar kısa uykularından
Suyu arayan için elbette susuzluktur
Bitmez! bitti sandığınızda aslında başlar
Bundandır yanlış bilgelerin şaşırması
Belki dinlenmek için biraz yavaşlar
Tarih: anlaşılmaz tezatlar devşirmesi
Kalın kitaplarda yer yer mutsuzluktur
Gerçekten yaşanmıştır yaşanmadı sanılanlar
Mutsuzluğu içeren uzun umutsuzluktur
Sendeler belki ama düşmez, yıkılmaz
İnsan tarih insan tarih insan demektir
Şimdi: geceye direnen uykusuzluktur