·
Puan vermedi
MyHouse.wad
Sonunda bu saygı haritasını yayınladığım için heyecanlıyım. Geçtiğimiz Ağustos ayında iyi bir çocukluk arkadaşımı kaybettim ve bu beni oldukça zorladı. Cenazesi için memleketimi ziyaret ettiğimde, eski eşyalarından bazılarını benimle paylaşan ailesiyle bağlantı kurdum. Bunların arasında liseden kalma 3,5 inçlik bir diskete yedeklenmiş eski bir
Yapraklar Evi
Yapraklar EviMark Z. Danielewski · Monokl Yayınları · 2018135 okunma
176 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
"DURMAK gölgesinde havadaki yara izinin." Ah Celan! Kendini Seine Nehri'ne atarak yaşamını noktalayıncaya kadar yaptığın buydu demek. Paul Celan, II. Dünya Savaşı bittiğinde çalışma kamplarından ve gettolardan sağ kalmayı başarmış, yirmi beş yaşında bir gençmiş. Kurtulmuş kurtulmasına ancak yaşadığı travma bir çok şair ve yazarın olduğu gibi onun da yakasını hiç bırakmamış ve elli yaşında Paris'te yaşamını sonlandırmış. SEN ölümümdün: Seni tutabildim, her şey dökülürken elimden. Celan'ın şiirlerinde savaşta tanık olduklarının ruhunda bıraktığı izler apaçık beliriyor. Bitti ve her şey normale mi döndü? Celan'ın şiirlerinin her satırı "hayır, hiçbir şey eskisi gibi olmadı ve olmayacak da." diyor bize. Harap olmuş zamanlar, kaygılar ve kayıplar, ölümle her an yan yana yürüyen ve ölümü içselleştiren canlar... Her zaman gökyüzünde duran o yara izinin gölgesinde nefes almaya mahkum olmuş, aklıma geldiği her an kalbimi acıtacak Celan...
Ellerin Zamanlarla Dolu
Ellerin Zamanlarla DoluPaul Celan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20151,113 okunma
Reklam
499 syf.
1/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Bile bile lades.. Bu kitap ilk çıktığı zamanlar tüm kitap kanalları pr yapmıştı ve anında kitaptan soğumuştum. Aşk üçgeni mevzusunu da duyunca kesinlikle okumam diyordum. Peki şimdi neden okudun derseniz, Migros yüzünden okudum. Cidden.. Migros Markette (reklam değildir) bazen sevebileceğim kitapları indirimde görünce alıyorum. Bu serinin de
İçi Boş Yeminler
İçi Boş YeminlerLexi Ryan · Martı Yayınları · 2022574 okunma
·
Puan vermedi
Somut bir varlık, en küçük bir nesne, sıradan bir hayal ve kaybolmaya yüz tutmuş bir anı Proust’un aynasında öyle bir başkalaşım geçirir ki, dağılan parçacıkların bir araya gelmesiyle kendini yenileyen düş gücü ve onu oluşturan halet-i ruhiye, tek kelimeyle hayran kalınası bir incelik kazanır. Bu olağanüstü ayna, adeta bir sihirli değnek etkisi
Swann'ların Tarafı
Swann'ların TarafıMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20214,291 okunma
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Her Peygamberin havarisi yani samimi dostu vardır. Benim havarim de Zübeyr'dir."  Zübeyr bin Avvam (r.a.) Peygamber Efendimiz'in halası Hz. Safiyye'nin (r.anha) oğludur. Cennetle müjdelenen 10 sahabiden birisidir. Küçük yaşta babasını kaybetti. Velâyetini amcası Nevfel üstlendi ve onun yanında büyüdü. Genç yaşta (15 yaşlarında iken) Hz. Ebubekir (r.a.) vasıtasıyla Müslüman oldu. Kureyş müşriklerinin işkencelerine maruz kaldı. Ama imanından hiç bir zaman taviz vermedi. Hazreti Zübeyr (r.a.) İslam'da ilk önce "sell-i seyf" yapan yani, "kılıcını çeken" kişi olarak nitelenir. Bir çığır açmak, hayırlı işlerde öncülük yapmak, İslami güzellikleri yaşamada örnek olmak, kapanmayan bir sevap kapısını elde etmektedir. Hazreti Ali (r.a.) Resulullah'tan (s.a.v.) şu iki kulağımla: "Talha ve Zübeyr benim Cennet'te komşularımdır." buyurduğunu işittim diye nakleder. O vefalı, cesur, güçlü, şerefli bir yiğitti. Yermük harbinde tek başına bir orduydu. Ordusunun bozulduğunu görünce: "Allahü Ekber" diyerek tek başına kılıcım bir sağa bir sola sallayarak dağ gibi Bizans ordusunu yarıp geçmiş ve safların ortasından geri dönmüştür. Cemel vak'asında 64 yaşlarında şehit olan Hz. Zübeyr'in (r.a.) şefaatini ve samimi bir dost, eli açık cömert, vefalı, Allah yolunda, İslami tebliğte cesur olabilmeyi niyaz ederim.
Hz. Zübeyr Bin Avvam
Hz. Zübeyr Bin AvvamMehmet Salih Gündüz · Beyan Yayinevi · 202031 okunma
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kamelyanın altında beş kişinin de nutku tutuldu. Masada çay, yüzlerde tebessüm, havadaki meltem havası dondu. Buz kırıkları oluştu bahçenin her bir yerinde. Sessizliği yine Zeynep’in annesi bozdu. “Madem söyledin, anlat bu kırmızı bavulunun hikâyesini oğlum.” dedi. Kırmızı bavulumun hikâyesi aslında bu ülkedeki milyonların hikâyesidir. Dedemin 1940’lı yılların başındaki kıtlık, yokluk zamanlarında yaşadığı gerçek bir yaşanmışlıktır. Köydeki büyükbabam salgında eşini, hayvanlarını kaybetmiş. Evde beş kardeş ve dedem bir başına kalakalmış. Günlerce evde ne bir tencere kaynamış ne de yiyecekleri bir parça ekmek kalmış. Dedem için bu katlanılabilir bir durum ancak çocuklar küçük, açlıktan sersefil bir haldeler. Dedemin viraneye dönmüş hayvan ahırına gittiğini babam oturduğu pencerenin kenarından izliyormuş. Çocuk hâli telaşlanmamış da değil. Aradan az bir zaman geçmiş, dedem tekrar eve dönmüş. Dedemin elinde bir şeyler varmış. Ama babam küçük yaşında ne olduğunu anlayamamış… Sevgisiz büyüyen bir şehrin çocuklarıydık Biraz büyüdük, baktık olmuyor göç ettik başka şehirlere Belki başka şehirler alır bu sevgisizliğimizi dedik, olmadı Bak şimdi kar altında kaldım annem…
Kırmızı Bavulum
Kırmızı BavulumMurat Karahan · İkinci Adam Yayınları · 20231 okunma
Reklam
27 öğeden 21 ile 27 arasındakiler gösteriliyor.