Başı ağnyordu. Bu, çaresizliğin ve sıkıntıların getirdiği bir zorlamaydı. Kendine acıdı Emine. Ve gözleri kendisi için doldu.
Hayatının bittiği ve onu gözden çıkardığı anda, bir ıslık duydu.
"Zello!" Heyecanla doğruldu, çevresini unuttu.
Islık yenilendi.
"Zello! Geldi!" Dizlerinin üstünde doğruldu. Yüreği güm gi . i m vuruyordu.
Kalkmayı istiyor kalkamıyordu. Tutulmuş gibiydi. Üçüncü ıs lıkta an cak kalkabiidi Pencereye yürürken durdu, daha yeni ak lına geliyordu yatanla r . Yavaşladı. Döndü baktı onlara, uyuyor lardı. Pencereyi açtı usulca.
"Emine!" dedi Halil.
"Halil! Sen misin Halil?" "Benim Emine, benimle geleceksen al bohçanı gel. Çabuk!" "Gidiyor muyuz Halil? Nereye?" "Bilmiyorum, geleceksen gel, yoksa gidiyorum."
Sonu bu kadar mı güzel olur Ağlattı be.