“Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım…”
Bu kadar değildi kimsenin hikayesi;oysa ne büyük karanlıkmış yalanlar;söyleyip bilseler mi iyiydi;söylemeyip bilmeseler mi…
Çok güzeldi çok etkilendim;hepsinden her bir hikayeden…
hiç bitmesin ama bir yandan hemende bitsin istedim ;
uzun zamandır bu kadar beğenmemiştim bir kitabı;
çok güzel yazmış Şermin Yaşar
belkide en beğendiğim kitabı olarak kalacak;
Nazan Bekiroğlu diyince nasıl “Mücella” aklıma geliyor ise uzun süre belkide her zaman Şermin Yaşar diyince bu kitap aklıma gelecek ;
çok güzeldi …
Neden bu kadar etkilendin bilmiyorum…
ama bence herkesin söyleyemediği ya da bilmesini istemediği ya da aslında söylese hayatının belki de çok güzel olacağı sırları vardır
çok güzeldi gerçekten bazı yerlerinde gözlerim doldu.
yarım kalan hikayeler…
Ve kitabın sonuna kadar beni en çok etkileyen Emin’in hayatı diyordum ama kitabı bitirdikten sonra aslında hepsinin hayatından çok etkilendiğimi hatta diğerlerinin hayatımdan belki de daha çok etkilendiğimi fark ettim çok güzeldi o kadar güzel yazmış ki bence mutlaka şans verin…
Keyifli okumalar…
Her şey gelip geçici…
“İnsan” denen yaratıkların yaşadığı bu “dünya”adlı buzdan cehennemde geçirdiğim onca vakitte karşılaştığım tek gerçek buydu.
Her şey gelip geçici…
Tutsan elimi, hiç bırakmasan...
Unuttursan yalnızlığımın o sessiz gürültüsünü...
Gelsen, çıkarsan beni bu dipsiz kuyudan...
Çehrenin güzelliğine bakıp da dalsam,
Ellerin, ellerimi hiç bırakmasa...