“Ağda Zamanı” İnci Aral’ın öykülerini bir araya getirdiği, aynı zamanda da yazara 1980 Akademi Kitabevi Başarı Ödülü’nü kazandırdığı ilk kitabıdır.
Eser, on yedi öyküden oluşmaktadır. Her öyküde yaşayan kadınlar evde, işte, mahallede tanıdığımız kadınların birer yansıması gibi. Belki annemiz, belki ablamız, belki komşumuz, belki en yakın arkadaşımız, belki de kendimiz...
İnci Aral, 70’li yıllarda da günümüzde de var olan kadın-erkek, anne-kız ilişkilerini; kadınların toplumdaki yerini, kadına bakış açısını on yedi öyküsünde anlatır. Toplumsal kurallar, çevre baskısı, gelenek-görenekleri de yine kadınlar üzerinden yansıtır.
Kısacası “Ağda Zamanı” bir kadın halleri kitabıdır. Boşanan, intihar eden, çocukluğunu ve gençliğini yaşayamayan, aile baskısı yaşayan, şiddet gören, ilgi görmeyen, anlaşılmayan, kaçan kadınlar... Tüm bu kadınların ortak yazgısı ise yalnızlık.
Öyküleri okurken kendinizi birçok odası olan büyük bir evde hissediyorsunuz. Her odada ortak noktaları bulunan kadınlarla tanışıyorsunuz. Sanki hepsi bir arada yaşıyor.
Yazarın şiirsel dili bazı bölümleri iki kez okutsa da yine aynı sebep birçok cümlenin altını çizmenizi ve herkesten bir iz bulmanızı sağlıyor.
Ağda Zamanıİnci Aral · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2018206 okunma
Weber'in en kapsamlı ve en geniş içerikli kitaplarından birine inceleme yazmak gözümü korkutuyor olsa da bir yerden başlamam gerek düşüncesiyle henüz ilk cilt'in yarısındayken bu satırları yazmaya başlıyorum. Uzunca bir süre düşündükten sonra Weber'in eserlerine inceleme yazmanın bir kere daha zor olduğunu fark ediyorum. Öncelikle Weber her şeye
Romanda karşımıza iki farklı dünya çıkmaktadır. Birincisi uygarlık olarak adlandırıldığı cinselliğin serbestleştirildiği, evlilik, aile, anne, baba gibi kavramların utanç verici olarak nitelendirildiği sanat, bilim, din gibi bireyleri düşünmeye sorgulamaya iten alanların yasaklandığı insanların mutluluk harici hiçbir duygusu olmayan şartlandırılarak tekdüze bireyler olarak yetiştirildiği doğmak ve doğurmanın yasak olduğu bebeklerin şişelerde oluşturulduğu sınıflara ayrılarak büyütüldüğü yapay bir dünya,
İkinci ise Vahşi olarak adlandırılan; daha çok günümüz dünyasına benzeyen evliliğin tek eşliliğin hakim olduğu cinselliğin özel ve gizli yaşanması gerektiğini vurgulayan aile anne bana gibi kavramların yer aldığı dinin toplum gelenek ve göreneklerini düzenleyen kurallar oluşturduğu insanların üzüntü, acı, aşk gibi duygularının olduğu gerçek bir dünya.
Bu iki Dünya arasında kazanan kaybeden hangi taraf olacaktır? Hepinize keyifli okumalar dilerim
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,5bin okunma
Çarşı büyüdü, daha da güzelleşti. Çarşı insanla güzel, insanla canlıydı. Çarşıda hayat tüm şehirden farklıydı. Yazılmamış kurallar, gelenek görenek çarşının ruhuna işliyor, işledikçe ruh büyüyordu.
¶¶Irak yollardan gelmiş, koşmaktan yorgun ama kararlılıkla kendisine doğru ilerleyen kendini görüyordu.¶¶
Yüzyıllardır süregelen bir gelenek gibiyiz. :/Bedenler, ruhlar, konumlar, çağlar gelip geçiyor. Ama kadınlık sorunsalı baki kalıyor. Küçük kız çocuğu iken kahve içmemize izin verilmeyerek başlıyor... Sonra hayallerimize sarılmamıza. Çok
