Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bazı yasakları, güttükleri amaçlarından kolayca anlayabiliriz; fakat bazı kurallar vardır ki anlaşılır gibi değillerdir; saçma ve anlamsız gibi görünürler. Bu gibi kurallara gelenek, görenek, formalite deriz. Tabu âdetlerinin de aynı çeşitliliği gösterdiğini görürüz.
Fert ve cemiyeti çekip çeviren kurallar
Haram, helal, mekruh, müfsit, mubah, farz, sünnet, müstahsen, mendup, edep, hizmet, hürmet, merhamet, şefkât, sabır, şükür, bid'at, örf, âdet, gelenek-görenek-mizaç sayılmayacak kadar kıymet hükmü belli bir denge içinde fert ve cemiyeti çekip çevirir. Öyle ki, helaya girme âdabından, sofraya oturma âdabına kadar. Bu ahlâk, düzen ve hiyerarşiyi değiştirecek, zedeleyecek her davranış, düşünce, tutum; hastalık ve bozulma alameti sayılır; zamaneden şikâyet edilir, durumun düzelmesi için kanun-ı kadime dönülmesi salk verilirmiş.
Reklam
Bu dünyadaki olgular arasında dört şeyin maliki ve sahibi yoktur; tapu belgesi onun için anlamsızdır; aptalcadır, saçmadır, gelenek ve göreneklerin lafıdır; onun hakkında sınırlar, kurallar, örfler, senet, mühür, imza, şahit, alım satım gibi şeyler saçma ve çirkindir: Birisi kitap, birisi mabet, birisi güzellik, birisi de yürektir(gönül).
“Gerçekten de bugün üzerine yaygın şekilde din etiketi yapıştırılan birçok düşünce, gelenek ve teori, öğretiyle değil ancak tarihsel olgularla izah edilebilir. Örneğin klasik İslâm yazınında din ve devlet ikiz kardeşler olarak betimlenmiş, hilafet temeli Kur’ân ve sünnete dayanan dinî bir kurum olarak tanıtılmış, adil olmasa bile yöneticiye
Sayfa 23 - İletişimKitabı okudu
Bunlara karşın malzeme, sanatçının etkinliğine karşı tamamen pasif değildir. Zaten kendisine özgü bir doğal güzelliği olduğundan malzeme tek bir şekilde irdelenilmesi hususunda ısrarcıdır; hatta kötü bir sanatçı için engel teşkil eden bu inatçılık, iyi bir sanatçı için olumlu bir ilham kaynağıdır. Sanatçı malzemesini etüt eder ve o malzemenin
Göçmen nüfusun mekânsal barınma açısından, kentin alt yapı sorunları yüksek kenar mahallelerini tercih etme nedenleri büyük ölçüde ekonomik imkânsızlıklarla ilişkilidir. Ancak, bir diğer nede- niyse, geleneksel kültür ve yaşam tarzlarının kentlere taşınması ve buralardaki çatışma sürecidir. Ekonomik imkânsızlığın yanı sıra kültürel ayrışma ve çatışmanın dışavurumunu yansıtmaktadır. Ticaret ve sanayinin yoğun olduğu kent koşullarına rağmen, köy yaşamına ait örf, adet, gelenek ve görenek gibi kültürel değerler belirli ölçülerde korunmaya çalışılmış fakat kent yaşamının ayrıştırıcı etkisi nedeniyle uzun süre muhafaza edilememiştir. En önemli ayrışma ise konuşulan dil konusunda yaşanmış, kent yaşamının hâkim ve belirleyici dili, diğer azınlık diller üzerindeki etkisini zamanla artırmıştır. Benzer durum farklı kültürlerde de yaşanmış ve bir kültürü belirleyen bütünlük, öğrenilme, paylaşılma, devingenlik (işleyen) ve simgesellik gibi en temel kurallar ortadan kalkmaya başlamıştır..
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
... şu maskeyi bir defa taksan senin de hemen ikna olacağına eminim. En ödlek çocuğun bile eliyle yüzünü kapattığında, parmaklarının arasından bir korku filmini rahat rahat izleyebilmesi gibi. Kadının makyajı ne kadar koyu olursa baştan çıkarılmaya da o kadar müsaittir demezler mi hem? Sadece cinsel baştan çıkartmadan bahsetmiyorum. Mağazalardan hırsızlık yapmayı alışkanlık hâline getirenler için de istatistiksel olarak kanıtlanmış bir şey bu. Disiplin, gelenek, kurallar diye ga- leyana geldiklerimiz incecik bir deri parçası olan yüzün ayakta tuttuğu savunmasız kumdan kalelerden ibaret değil mi sonuçta?
Sayfa 144Kitabı okudu
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
Fatih Sultan Mehmet (1451-1481) otoritesini, kendisinin gazi unvanına dayandırmıştır. Böyle bir uygulamanın örneklerine erken Müslüman devletlerinde de rastlanmaktadır. Bu devlet­lerde, savaş, siyaset, vergi ve suç gibi devleti doğrudan etkile­ yen konularda, yöneticinin, dini hukuku tamamlayıcı kurallar koyma konusunda sınırsız takdir hakkı bulunmaktaydı. Os­manlılar ek olarak, bir erken Türk-İran devlet geleneğini de benimsediler: Eğer kamu yararı veya hikmet-i hükümet (raison d'itai) gerektiriyorsa, yöneten, dini hukukla çelişen önlemler alabilirdi. Bu konuda Perslerden kalan bir gelenek de özellik­ le önemliydi. Bu, ''Abbasi halifeleri tarafından geliştirilen ve hükümdarın mutlak iktidar sahibi olduğu ve bütün hukuk ve adalet faaliyetlerinin onun mutlak iktidarından yayılan lütuflar olduğu geleneği" idi.
Küçücük kız çocukları töre, gelenek ya da dini kurallar gibi gerekçelerle daha kendileri çocukken evlendiriliyorlar. O çocuk evlilikten ne anlayacak? Ezilmekten başka, zulümden başka ne görecek? Bu günah değilse günah olan nedir?
Sayfa 158Kitabı okudu
96 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.