"Babalar ölür,
Dolaşır eli ölümün,
Saçlarında anaların oğulların.
Analar ölür,
Kök salar hasret yüreklere.
"Bir evlat pîr olsa da"
O zaman anlar ancak neymiş öksüzlük.
Oğullar ölür,
Bir kafes olur ölüm.
Ana kalbi bir kuştur,
Azad kabul etmez.
Sevgililer ölür.
Bir hicret olur ölüm
Bir sıla."
"...Gizli bir his onun irkilmesine neden oldu. Boğuk bir acı hissediyordu. Ani, anlaşılamaz ezici bir acı yüreğini sardı. Çiçeklerin bayıltıcı buharında nefessiz kalır gibiydi. Bu korkutucu acı geçmiyordu..."
"Ay yoktu, her yer sisli bir karanlık içindeydi; yakın, uzak hiçbir evden bir tek ışık sızmıyordu. Her yerde ışıklar çoktan söndürülmüştü... Hele Uğultulu Tepeler'deki ışıklar zaten hiç görünmezdi... Catherine oradaki ışıkları gördüğünü inatla söylüyordu."