Gerçekten mutlu insanların sayısı azdır ve çevremizde bu gibi insanları görmemiz zordur. Yaptıklarından zevk alan, sahip olduklarıyla aklayatkın bir ölçüde doyuma ulaşmış, geçmişinden pişmanlık duymayan ve geleceğe gerçekten güvenle bakan kaç kişi tanıyorsunuz?
Amacımıza ulaşmaya ne kadar yaklaştığımız, yaşam kalitemizin ölçüsüdür. Amacımız ulaşamayacağımız kadar uzakta kalırsa, içerler ya da vazgeçeriz; amacımıza en azından kısmen ulaşabilirsek, mutluluk ve doyum yaşarız.
Kimi gereksinimlerimiz geçici olarak karşılandığında, hemen daha fazlasını istemeye başlarız. Mutluluğun önündeki ikinci engel de bu süreğen doyumsuzluktur.
Organizma için büyük önem taşıyor ara sıra ve de uzun aralıklar olmadan alışkanlıkların değiştirilmesi ve kendisi de, alışkanlığı sadece değişmeyi değil radikal bir değiştirmeyi düşünmekteymiş.
İnsanlar genelde anlaşamayarak sürdürüyor hayatlarını, ta ki yataklarında huzur içinde ölene dek. İnsanlar pek nadiren tam anlamıyla ve nihayetinde anlaşmaya varır.
Ama aşk böyledir işte. Büyük anların olayıdır, o anların hatırasında yaşar. Belki kırılgan bir yanılsamadır, fakat yine belki, ebedidir, zamanın ötesindedir.