#gizemlimektuplar
Herkese merhabalar...
Size akşam başlayıp aynı hızla da akşam bitirdiğim bir kitap ile geldim.
Mektuplar, günlükler bu tarz kitaplar her zaman benim dikkatimi ayrı çekmiştir.
Ve her zaman bu tarz kitapları okumaktan da keyif alıyorum.
Kitabımız 3 e bölünmüş şeklinde ilerliyor.
İlk önce bir öğretmenin sene sonu tadilat dolayısı ile dolapta kalmış ve uzun zaman önce aramayı bıraktığı günlüğü ile başlıyoruz.
Öğretmenimize bir doğum gününde babası tarafından hediye edilen bir ajanda ama kullanmaya istek duymayınca onlardan ayrıldığı ilk fırsatta ilk tayini çıkınca kullanıp orada yaşadığı zorlukları yazıyor.
Biz de bu sayfalara misafir oluyoruz.
İkinci olarak bir post kutusuna gelen zarf karşılıyor bizi ve içerisini açınca ise içerisinden birbirine yazılmış mektuplar çıkıyor.
Adı Meçhul Bayana diye hitap edilen ve Beyefendi diye cevabı alınan mektuplar.
Ve bu mektuplar da yazanları okuyup aynı zamanda da mektupların sahibini bulmak için yapılan girişimleri okuyoruz.
Ve son olarak "Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi bilir?" sorusundan çıkan bir muhabbete dahil oluyoruz.
"Okuyarak gezen ya da gezerken okuyan daha iyi bilir " diyerek muhabbete nokta koyuyoruz.
Ve bir muhabbete daha geçerken
'Kırkından Sonra Yollara Düşen Bir Gezgin Heveslisinin Defterinden Notlar' hakkında konuşup onları okuyoruz.
Yoruma başlarken de dediğim gibi bir oturuşta biten bir kitaptı...
