Ruhumuz, sıklıkla aynı insanlarla ve benzer durumlarla karşılaşarak aynı zorlukları yeniden göğüslememizi ya da çözülmemiş meseleleri sonuca ulaştırmamızı istediği için, Dünya’ya geri döner.
Bıçağın ucundaydı insanların hafızası
"İnsan unutandır
ve insan unutulmaya mahkûm olandır."
Tanrı şöyle derdi o zaman:
Ah!
Ne cok dikeni vardı ahlat ağacının Tanrım, Ulaşılamazdı,
Sen sarılmak istesen ona,
O sana sarılamazdı.
Ne çok dikenin vardı Tanrım!
Ne çok isterdim,
Sana sarılamazdım.
Ve şöyle derdim o zaman:
Ah!
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Yapıştırsam da parçalarını hayatımın
Su sızdırıyordu çatlaklarından.
İşin içinde değilseniz, “Zaman her şeyin ilacıdır, bu da geçer. İnsanlar unutacaktır-“ falan demek kolaydır, ancak işin içindeyseniz, zaman bir türlü geçmez, insanlar bir türlü unutmaz ve siz kendinizi hiç değişmeyen bir şeyin ortasında bulursunuz.
Yakında öleceksin ve henüz yaIın değilsin, ne de endişelerden kurtulmuş ya da dışsal olan şeyler tarafından incitileneyeceğinden emin veya her şeye karşı iyimser bakışlı; henüz bilgeliğini yalnızca adil davranmakta kullanmıyorsun.