SİNEMA VE EDEBİYATTA OYUNCU KİŞİLİKLER
-Gloria Swanson, Sunset Bulvarı'nda (1950), histriyonik davranışların tümünü sergileyerek, genç bir senaristi baştan çıkarmaya çalışan düşkün bir yıldızı canlandırır. Sonunda her şey kötü bitecektir.
-Victor Fleming'in, Rüzgâr Gibi Geçti (1939) filminde Vivien Leigh tarafından canlandırılan Scarlett O'Hara, erkeklerin ilgisini çekmek için histriyonik özellikler sergiler, ancak bu erkekler erişilmez bir özellik sergilediklerinde onlara âşık olur.
-Tabii ki, Édouard Molinaro'nun Çılgınlar Kulübü'nde (1978), güçlü oyunculuk nitelikleriyle, olağanüstü duygulu ve gösteriş meraklısı, elli yaşlarındaki bir eşcinseli, Albin'i canlandıran Michel Serrault'u unutmayacağız.
-Gustave Flaubert bize, çabuk heyecanlanması, aşka susamışlığı, değişken mizacı, hayal kurmayı sevmesi, değersiz bir sevgiliyi gözünde büyültme eğilimiyle, histriyonik bir kişiliğin güzel bir portresi olabilecek Madame Bovary'yi anlatır.
-Çehov'un Düello'sunda, Nadejda, Karadeniz kıyılarında yakışıklı bir görevliyle beraber olmak için kocasını terk eden histriyonik bir kişiliktir. Sevgilisi ondan bıkınca, Nadejda sevgilisini hiç de yumuşatmayan değişik rahatsızlıklar göstermeye başlar. Nadejda için artık başka bir erkeği, subay Kirilin'i elde etmekten başka yapacak bir şey kalmamıştır.