Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

404 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
KAVRAMLAR – KELİMELER
Bir çocuğun anne özlemi etrafında hayatı izleyişinden nereye varabiliriz ki? Proust, Swann’ların tarafı veya Guarmantes tarafından bakarak bize ne söyleyebilir? Aslında anlatılan hikâyelerin hangi tarafta olduğunun bir önemi yok. İnsana, davranış biçimlerine, davranışın özündeki tutarsızlıklara dair bir sorgulama izleyeceğiz birlikte. Hangi taraftan okursak okuyalım kendi davranışlarımızın kökenine inmiş olacağız. Karşı tarafta olduğunuzu düşünerek rahatça okuyabileceğinizi söyleyemem. Şimdiye kadar çok büyük anlamlar yüklediğiniz tutumlarınızı irdeleyince rahatınız kaçabilir. Doğrudan size yönelmeden, bir edebi metin aracılığıyla size ayna tutulacağı için bir nebze rahat olabilirsiniz. Oğuz Atay’ın kelimelere bir anlamı olmadığını vurgulayarak yüklediği anlam gibi, kavramlar üzerinde düşünmemizi istiyor Proust. Kayıp Zamanın İzinde serisinin yazarının neden birçok yazara ilham verdiğini daha iyi anlıyorum şimdi. Proust, bizim sıradan gördüğümüz birçok detay üzerinde düşünmüş ve bunu tanımlamış. Ve bu tanımlamayı yaparken o kadar yalın bir anlatımla bunu bize aktarıyor ki, sanki daha önceden bunu biliyormuşuz gibi geliyor bize... Hikâyeyle birlikte ısrarla vurgulanan resim, müzik sanatı ve zevki hep ön planda olmaya devam edecek. Tanpınar gibi musiki eşliğinde hikâyenin devam ettiğine şahit olacağız. Tanpınar dediğimizde, Yahya Kemal ve Proust mutlaka aklımıza gelecektir. Proust dediğimizde de Bergson ve “zaman teorisi”. Bu açıdan değerlendirdiğimizde Tanpınar anlatımlarındaki müzikal akışın kaynağını da burada görmüş oluyoruz. Özellikle yazarın, eserin tüm aşamalarında ısrarla yer vermiş olduğu Vinteuil’ in sonatını incelemenin sonuna bırakarak Proust ile birlikte Kayıp zamanın izindeki yolculuğumuza devam ediyoruz. Şimdi yazarın hangi kavramlar üzerinde bizi düşünmeye davet ettiğine birlikte bakalım: - Alışkanlığın uyuşturucu etkisi, - Karşımızda acılar ve adaletsizliklerle karşılaştığımızda görmezden gelme, - Sosyal kişiliğimiz bize ait midir, yoksa başkalarının düşüncelerinin yarattığı bir şey midir? - Kişisel imaları saklama yeteneği, - Aşk yekpare bütün bir duygu mudur, yoksa diğer duyguların eşliğinde dönüşümler yaşar mı? - Geçmişi hatırlamak bizim elimizde midir, yoksa başka duyguların içinde tesadüfi olarak mı ortaya çıkar? - Gerçek hayatta kalbimizin geçirdiği değişimlerin yavaş yavaş geliştiği için bu değişim duygusunu fark edemeyişimiz, - Yazarlık ve büyük yetenek kavramlarının kabul süreçlerine kadar görmezden gelinişi, - Aşk ve fiziksel görünüm ilişkisinin sadece kadınlarla sınırlı olmadığı, erkeklerde üniformalı olanların daha çok tercih edilmesinin altındaki gerekçeler, - Kendi tutkularımızın yeteri kadar farkına varmamız mümkün müdür, yoksa dışardan bakıldığında mı görünebilir? - En içten insanların bile riyakârlıkla yoğrulmuş olduğu, birisiyle yüz yüze konuştuktan sonra o kişi sırtını döndüğü anda kendisiyle ilgili konuştuklarını bir kenara bırakışımız, - Bir insan âşık olmak için bazen ona sahip olamayacağımız hissinin ağır basması yeterliyken bazen de ona ulaşma hissinin ağır basmasının yeterli oluşu, - Gençlik ve yaşlılıkta aşkta beklentiler farklı mıdır? Gençlikte bir kadının kalbine sahip olmak yeterliyken, yaşlılıkta sırf âşık olma zevki ön plana çıkar mı? - Âşık olmak âşık olunan kişiyle mi ilgilidir, yoksa zamansal açıdan mı bir tesadüf müdür? Âşık olma zamanı geldiğinde o anda kime tesadüf ettiğinin bir önemi yok mudur? - Aynı şekilde zevklerimizin yöneldiği nesnelerin kendi içlerinde mutlak bir değeri var mıdır yoksa dönemsel ve sosyal sınıfla mı ilgilidir? - Çoğunlukla bir insanı doğru değerlendirmek için toplumdaki şöhretinin tam tersinin doğru olduğunu düşünebilir miyiz? - Bir âlim veya sanatçının entelektüel üstünlüğünü kabul ederken fikirlerinin üstünlüğü mü yoksa iyi kalpliliği mi daha çok dikkate alınır? - Aşk, minnet ve menfaat arasında hangi duygu daha baskın olarak öne çıkar? - Sevgili, metres ve hediyeleşmede sınırlar nerde başlar, nerde biter? - İki sevgiliden birinin aşırı derecede sevmesi, diğerini yeterince sevmekten alıkoyar mı? - Hazırlıksız yakalanan yalancılar uydurdukları hikâyeyi gerçeğe benzetmek için doğru ayrıntı eklerler mi? - Bir konuşmada yer alan ayrıntılara takılıp asıl aradığımız gerçeği gözden kaçırır mıyız? - Aşkla ölüm arasındaki benzerlik sadece bilinmeyen muğlaklığıyla mı ilgilidir? - Mutluluk sevdiklerimizin elinde olmaktan çıkınca bu bizi cesaretlendirir mi? - Yaşadığımız mutluluğu göremeyip kendimizi bedbaht mı sanıyoruz, yoksa bedbahtlığımızı göremediğimiz için mi mutluyuz? - Aşk ve kıskançlık dediğimiz duygular tek ve bölünmez bir bütün müdür, yoksa kesintisiz bolluğu nedeniyle bir bütünlük hissi mi uyandırır? Daha fazlası da vardı bu sorgulamaların, arkası kesilmeyen kavramlardaki boşlukların. Proust anlatımındaki çok yönlülük dolayısıyla bunların arasından en ilgimi çekenleri paylaşmak istedim. Kısaca yer vermeye çalıştığımız konular birkaç cümleyle geçiştirmenin ötesinde, okurların da sorgulamasına imkân tanıyan bir zenginlikteydi. Maddeler halinde yazılan incelemede kopukluklar olacağının farkındayım. Daha sonra okuyacaklara bir ışık tutması açısından metnin akıcılığı pahasına böyle bir yöntem tercih ettim. Yazarın özel hayatındaki çelişkilerinin ve kitabın içindeki yansımalarının farkında olarak ve bir kenarda tutarak kitabın edebi yönüne dikkat çekmek istedim. Bu kadar yoğun aforizmalardan sonra kitabın arka kapağındaki hem trajik, hem komik roman özelliklerine yapılan vurguya uygun olarak, ilgimi çeken benzetmeleri paylaşıyorum. Benzetmeler: - “Yüzmeyi yeni öğrenen, suya atlamak için etrafta fazla kimsenin olmadığı bir anı seçen yüzücü gibi, ani bir kararlılıkla.” - “İki dakika önce size kuşkuyla bakan, ama açıklamalarınızı dinledikten sonra vizenizi verip bavullarınızı açmadan geçmenize izin veren bir gümrük memuru edasıyla.” - “Karısının sapkınlığının kökenini kazıyamayan bir engizisyon yargıcının öfkesiyle.” - “Tıpkı sakarın teki ansızın gelip yaralı bir adamın tam ağrıyan yerine dokunmuş gibi.” - “Tıpkı uykusunu alamamış bir çocuk gibi, yorgunluktan ağlamak isterdi.” - “Bir hayvanın kafese ilk kapatıldığı saatlerdeki telaşını sergileyerek,” - “O zaman, önüne konulan şekilsiz bir sudan, akvaryumunda yaşadığı sürece günde yüz kere su zannederek cama çarpacak olan hafızasız ve beyinsiz bir balıktan farksızsın demektir.” Kayıp Zamanın İzinde serisi, Marcel Proust'un hayatının son 17 yılında yazdığı bir romandır. Seri, yedi ciltten oluşmaktadır: 1. Swann'ların Tarafı 2. Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde 3. Guermantes Tarafı 4. Sodom ve Gomorra 5. Mahpus 6. Albertine Kayıp 7. Yakalanan Zaman Değerlendirmeye çalıştığımız bu serinin ilk cildinde Proust, çocukluk yıllarına ve çocuğun çevresine duyduğu hayranlığa vurgu yaparak serinin temellerini oluşturur. Yazarın çocukluğunda yaşadığı rahatsızlığın yaşamı üzerindeki etkilerini görebileceğimiz bu eserinde, aynı zamanda gözlem yeteneğinin de ne kadar derin olduğuna vurgu yapabilmek için kısa maddeler halinde bir çerçeve çizmeye çalıştık. İncelemenin başında yer verdiğimiz Vinteuil’ in sonatını anlatırken yazarımız şu ifadelere yer verir: Önce piyano tek başına, eşi tarafından terk edilmiş bir kuş gibi sızlandı; keman onu işitip, adeta yandaki ağaçtan cevap verdi. Sanki dünyanın başlangıcıydı, sanki henüz yeryüzünde, daha doğrusu, diğer her şeye kapalı, bir yaratıcının mantığı tarafından kurulmuş ve ikisinin ebediyen yalnız kalacakları bu dünyada, yani bu sonatta, ikisinden başka hiçbir varlık yoktu.(s.329) Bu kadar bahsettikten sonra sonatın linkini buraya iliştirelim. youtu.be/u-F98knpuRQ Son olarak da kitabın her bölümünde tekrarlarına yer verilerek eserin ritmine katkı sağlayan alıntıya… Kalbinizi de burada unutsaydınız keşke, onu iade etmezdim size.(s.209) İncelemenin tam metni için, kitaphaber.com.tr/swannlarin-tara... Keyifli okumalar... Swann’ların Tarafı (Kayıp Zamanın İzinde Serisi 1. Kitap) Marcel Proust Çev: Roza Hakmen YKY 22. Baskı 400 Sf.
Swann'ların Tarafı
Swann'ların TarafıMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20214,202 okunma
··
3 artı 1'leme
·
11,8bin görüntüleme
Mustafa A. okurunun profil resmi
Proust'un kendine has benzetmeleri alıntılarda ilgimi çekmişti. Bu benzetmeleri okuyup geçemiyorsun, durup üzerinde düşünmek de gerekiyor. Özellikle kendini, akvaryumdaki balığın yerine koyup yaptığı benzetme mükemmel. Elinize sağlık Resul hocam. Tam Proust tarzına uygun, detaylı bir inceleme olmuş.
Resul Bulama okurunun profil resmi
Bu tür benzetmelerin yazarın yıllarca heybesinde biriktirdiklerini göstermesi açısından çok değerli olduğunu düşünüyorum. İncelemelerimde ve alıntılarımda bunları yakalamaya çalışıyorum. Proust okumalarında bekliyorum Mustafa hocam:)
Gönül. okurunun profil resmi
Proust'u anlatmak bir hayli zor. İyi kotardığınızı düşünüyorum, keyifle okudum ve kitabı okurkenki "ruh durumumu" hatırladım. Kaleminize sağlık.
Resul Bulama okurunun profil resmi
Zor olduğu için ortaya çıkan yemeğe çok takılmadan kullanılan malzemelerden bahsederek sıyrılmaya çalıştım. Hele ruh durumuna hiç girmeyelim :))
Bu yorum görüntülenemiyor
Eylül Türk okurunun profil resmi
Resul Hocam, şu an tahlilinizi okurken, "Kayıp Zamanın İzinde" serisiyle göz gözeyiz, neredeyse bir yıldır birlikte yaşıyoruz. Bir türlü başlamak nasip olmadı. Şu saydığınız başlıkların her biri o kadar çarpıcı ve yoğun ki, şu an 'saygılar abi' gözüyle bakıyorum kendilerine :) Alıntınıza iliştirmiştiniz sonatı, çok özel bir eser gerçekten, özellikle Proust'un verdiği talimatla dinlemeye çalıştım ama ne kadar yerini buldu bilmiyorum :) Proust'un irdelediği; geçmişi hatırlamak bizim elimizde midir? Sorusuna,
Proust Bir Sinirbilimciydi
Proust Bir Sinirbilimciydi
'de nefis izahlar bulabilirsiniz. Yine keyifle okudum, zihninize sağlık :)
Resul Bulama okurunun profil resmi
Eylül hocam katkınız çok güzel oldu. Teşekkür ediyorum. Okurken yazardan çok sinirbilim, davranış bilimleri gibi uzmanlıkları o kadar belirgindi ki şaşırmamak elde değil. Sizin Jung okumalarınızla çok güzel örtüşeceğini ve birbirini tamamlayacağını düşünüyorum. Saygılar :)
3 sonraki yanıtı göster
Necip G. okurunun profil resmi
Kitabı okuyanlar için harika bir kamu hizmeti:) Kitabı okumayanlar içinse nelerle karşılaşacaklarına dair oldukça faydalı bir önbilgi niteliğinde. Kısacası her yönüyle iyi ki yazmışsınız dedirten bir inceleme. Benzetmeler bölümüne ayrıca bayıldım:) Emeklerinize sağlık Resul hocam. Keyifli okumalar...
Resul Bulama okurunun profil resmi
Kitabı her okuyan için farklı farklı pencereler açılabiliyor Necip hocam. Kitabı okuyanlar için ayrı, okumayı düşünenler için ayrı. Önemli olan bunları birbirimizle paylaşmak. Buradaki zenginliğimiz de bu değil mi? Teşekkür ediyorum, size de keyifli okumalar. Saygılarımla :))
Neşe okurunun profil resmi
Proust, “Her şeyi yazdım, ölebilirim.” demiş. Ne söz ama! Kayıp Zamanın İzinde’ye başladım da bir türlü ilerleyemedim. Önce Proust okumalarına karşı kıramadığım antipatiyi kırmam gerek diye düşünüyorum. 😊 İncelemeniz gayet güzel bir rehber oldu bana. Benzetmeler bölümünü ayrıca beğendim. Elinize sağlık Resul Hocam.
Resul Bulama okurunun profil resmi
Bunu söylediğini bilmiyordum Neşe hocam. Gerçekten her şeyi söylemiş :) Geriye bir şey kalmamış zaten... Antipatiyi ve ön yargıyı kırmak için küçük bir katkım olduysa ne mutlu:))
GONCA okurunun profil resmi
Marcel Proust, okumaya cesaret edemediğim yazarlardan. Ya da okumak için yeterli donanıma sahip olamadığımi düşündüğüm yazar diyebilirim. İncelemenizi okurken bunu bir daha pekiştirmiş oldum. (: Emeğinize sağlık, Resul hocam.
Resul Bulama okurunun profil resmi
Ben aslında birinci kitabın okuma kolaylığına vurgu yapmak istedim. Serinin diğer kitaplarında okuma daha zor olabilir, henüz görmedim. Ama bu birinci kitapta bu kadar yoğun aforizmanın çok akıcı bir halde damıtılarak sunulduğunu söylemek istiyorum. Değerli yorumunuz için teşekkürlerimle...
dostamisc okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık, doyurucu, detaylı bir inceleme yazmışsınız. Biz okurlara, büyük bir emek vererek
Marcel Proust
Marcel Proust
'u
Swann'ların Tarafı
Swann'ların Tarafı
nezdinde yazım özellik ve inceliklerini, bizlere aktarmaya, tanıtmaya çalışmışsınız. Bunun için de ayrıca teşekkür ederim. Sağ olunuz, var olunuz Resul Bey.
Resul Bulama okurunun profil resmi
Elimden geldiğince Proust bize ne anlatıyor ve nasıl anlatıyor sorusunun cevabını aradım. İstifade etmenize sevindim. Proust'a sık sık dönmek lazım diye düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim.
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.