Temel bi bakış açısı yanlışımız olduğu kanısındayım.Yazar,yazarlar kendi dış ve iç dünyalarını arkalarına saklandıkları onca metaforla izah etme yolunu seçmekle birlikte ,anlaşılır olmak kaygısı taşıyan yazarlar için problem olan hususlar kafka gibi bazı yazarlar için problem teşkil etmemektedir.
Dönüşümün içinden geçerken, okuyucu bütün metaforları kendi içine yönlendirerek ,hayatınının farklı dönemlerinde yaşadığı dışlanmışlığı,hakeza toplumun içindeki sınıflardan en küçüğü,duygusal bağlamı en yüksek olan aile grubunun içinde bile farklı görünüş, görüş tavır davranış ortaya çıkaran bireyin ,her zaman olmasada eninde sonunda bir dönem hepimizin yaşadığı evin böceği olma durumunu ,dönüşümün sonuna geldiğimizde kelime bombardımanını ardımızda bıraktığımız son satırlarda bile hatırlarız.
Kafka, nihayetinde bizi bize anlatma kaygısı taşımadan,sizinde incelemenizde bahsettiğiniz gibi ,yaşadığı toplumun çıkmazlarını, toplum içinde bireylerin yalnızlığı, çaresizliği, özellikle şatoda da çokça tanık olduğumuz,bitmek bilmez ümitvar olma hezayanını (hezayan olup olmadığı tartışmaya açık elbette),kaygı problemetiginin toplumdan gittikçe uzaklaşan bireyler için ,kişiyi ne onulmaz ne absürt hallere soktuğunu gösterip,bundan yüzyıllar önce de, kafkanın kendi cağında da,bugünümüzde de malesef azca kişi tarafından irdelenen temel insan problemlerine dem vurarak,sanıldığının aksine kitaplarında estirdiği karanlık ve bohem havanın içinden hayata hangi şartlarda maruz kalınırsa kalınsın, mücadele ve yasam gücünden hiç bir zaman geri durulmamasi sonucuna okuyucuyu ulaştırmayı başarmıştır.
Doğru okumak,doğru anlamak, sıralı okumak, bittabi okurun amacı olmakla birlikte ,şahsen meselenin sadece yazarı anlamak ,doğru sırayla okumak,ve benzeri süreçlerin dışında, okuyucunun herhangi bir kitabı eline aldığı anki ruhsal durumuyla da çok ilgili,hayattan alıp verdikleriyle de çok ilgili ,yaşadığı toplumun yazar için etkisi muhakkak olmakla birlikte okur içinde son derece etkili
olduğu gibi hususlarda göz önünde bulundurulmadir .
Temelde ,her okuyucunun her kitaptan her cümleden anladığı, yazar perspektifinden bakılarak değil,okur perspektifinden bakılarak değerlendirilmesi taraftariyim.
Hicbir şey anlamamakla, her seyi anlamak arasındaki fark,yazarın okunma sırasından çok, okurun kavrama durumuyla ilgili bir çizgidir.
Üzerinde sohbetini etme ayricalığı buldugumiz inceleme(ki bu durumu nadiren yakalayabiliyoruz),doyurucu ve egitici olmakla birlikte,aynı zamanda uzunca bir okumanın(doğru okumanın)semeresi olarak nazarımıza gelmiş bulunmakta.
Takdire muhtaç olmasada,okuyucuya kattığı ve katacağı pozitif etkiyide göz önüne alarak teşekkür ederim.
Uzattım ,affola
Eyvallah