Gönderi

Kendi kendini sevmeyi öğrenmek, bugünden yarına oluverecek bir iş değildir. Aksine bütün sanatların en zoru, en incesi ve en çok sabır isteyenidir. İnsanın kendisine ait olan her şey kendinden iyice saklanmıştır ve bütün gömüler içinde en güç çıkarılan, insanın kendi gömüsüdür. Ağırlığın ruhu böyle yapar. Daha beşikteyken bize iyilik ve kötülük diye ağır sözler ve ağır değerler öğretirler. Bize verdikleri çeyizin adı budur ve bize, bu çeyizin hatırı için yaşadığımızı söylerler. Çocuğu, kendi kendini sevmemeyi öğreterek kendimize bağlarız. Ağırlığın ruhu böyle yapar. Bize verilen bu çeyizi kuvvetli omuzlarımızla yüksek dağların üzerine taşırız. Terlediğimiz zaman bize derler ki: Evet, hayata katlanmak zordur. Evet, insanın kendisini taşıması güç bir şeydir! Bunun nedeni omuzlarında birçok yabancı şey taşımasıdır. O, bir deve gibi çöker ve sırtına bolca yük yüklenir. Hele güçlü, dayanıklı ve saygılı olursa... O zaman birçok yabancı söz ve yabancı değer yüklenir ve hayatı bir çöl olarak düşünür! Ve gerçekten, insanın kendisine ait bazı şeyleri taşıması da güçtür! İnsanın içinde birçok şey salyangoza benzer. İğrenç, kaygan ve yakalanması güçtür. Öyle ki, üstüne altın nakışlı bir asil kabuk ister; fakat kabuğa, güzel bir manzaraya ve kurnaz bir körlüğe sahip olmak sanatını da öğrenir. İnsanda birçok şey aldatıcıdır. Nice kabuklar pek ince, pek hazin ve pek fazla kabuktur. Birçok gizli iyilik ve güç çok defa açığa çıkmaz. En nefis çerezler bazen ağzının tadını bilen yiyici kimseleri bulamaz! (...)
Sayfa 182 - İskele Yayıncılık, 2013. Çev: Nurettin BaharKitabı okudu
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.