Gönderi

Yaşar Kemal Murtaza'yı anlatıyor.
"Murtaza'yı yeni yazmaya başlamıştı, bu tipiyle dolu doluydu. Anlatıp gülüyor, anlatıp gülüyordu. Sonunda beni aldı Murtaza'ya götürdü. Murtaza ile konuşmaya başladık, birdenbire Murtaza, “A be efendiler”, dedi, “beni tanır mısınız? Ben Bekçi Murtaza'yım, görmüşüm sıkı kurs, almışem amirlerimden disıplın.”Orhan'la ikimiz iki yerden gülmeye başladık. Murtaza, neye gülüyoruz diye şaşırıp kaldı. Yıllar geçti Murtaza'nın bu hâlini ikimiz de unutamadık. Arada sırada tekrarlar, Murtaza'nın hâline gülerdik. Sonradan Murtaza'yla öylesine dost oldu ki, ondan hiç ayrılmaz oldu. Her akşam, bekçiyi olduğu yerden alır, kolkola Adana’da şöyle bir volta vururlardı." Böyle anlatıyor Yaşar Kemal, Önemli Not kitabındaki Murtaza'nın 2. bölümü için yazdığı önsözde. Peki, Orhan Baba nasıl anlatıyor Murtaza'nın sonunun ne olacağını? Bunu da 29 Ekim 1968 tarihli Fikret Otyam'a yazdığı mektuptan okuyalım. "... Belki de Murtaza'nın ikinci cilde. Elimde daha yığınla malzeme var, yazılmış, ikinci cildin sonunda “Deyyus”u ne yapayım bilmem ki? Şaşırdım kaldım. Öldürmekten nefret ederim. Akıl hastanesine sokmak en iyisi ama, bu hususta en küçük bir bilgim yok. Önce galiba hastaneye sokacağım. Bir fistül ameliyatı. Parmak atılmak gerekecek, Murtaza ameliyat masasından kalkıp oturuverecek: –Abe erkek adama atılır mı parmak? Anan yahşi, baban yahşi... Dinlemeyecek, sonunda kesip atacak: –Ölürüm, gene de attırmam parmak! ..."
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.