Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Isaac Asimov’un “Ben Robot”una Genel Bir Bakış
Bilimkurgunun altın çağında 3 büyük ustadan (diğer ikisi
Arthur C. Clarke
Arthur C. Clarke
ve
Robert A. Heinlein
Robert A. Heinlein
) biri olarak anılan
Isaac Asimov
Isaac Asimov
, 1920 Rusya doğumlu bir Amerikan vatandaşıdır. 1992’deki ölümüne dek hakkında yazmadığı bir kategori bırakmayan Asimov, bilimkurgu yazarı olmasının yanı sıra, iyi bir bilim insanıdır da. Bir Kimya profesörü olan Asimov, hayatını tam zamanlı olarak yazarlığa adamadan önce çeşitli üniversitelerde görev yapmıştır. Birçok popüler bilim kitabında da imzası bulunan Asimov’u dünyaya asıl tanıtan tür elbette ki bilimkurgudur. Hatta öyle ki, Amerika dışında dahi bu türü tanıtan ve yücelten bir yazar olarak kayıtlara geçmiştir. Hali hazırda ülkemizde en çok kitabı basılan, en çok bilinen ve en çok okunan bilimkurgu yazarı unvanı Asimov’a aittir. Orijinal adı “I, Robot” olan ve Türkçesini “Ben, Robot” ismiyle bildiğimiz robot öykülerinden oluşan antoloji ilk kez Gnome Press tarafından 1950’de yayımlanmıştır. Kitap haline getirilmeden önce ise bazı öyküler 1940 ve 1950 yılları arasında Amerika’da yayın yapan bilimkurgu dergileri Super Science Stories ve Astounding Science Fiction‘da yayımlanmışlardır. İçinde 9 adet bilimkurgu öyküsü barındıran kitapta Asimov kendi tasarladığı 3 Robot Yasası‘nın açıklarını bulup test ediyor. Oldukça sade ve anlaşılır bir dille kaleme alınan öyküler, bilimkurgu okumayı sevmeyen insanların dahi ilgisini çekebilecek potansiyele sahip tatmin edici kurgular içeriyor. Her öyküde 3 Robot Yasası’na değinilse de, aynı konuları kullanıp okurunu sıkmaktansa, her öyküde farklı bir şeyler tattırmayı başarıyor Asimov. Hikayelerin birbirleri ile bağlantısı olmamasına rağmen, aynı Asimov evreninde geçtikleri anlaşılıyor. İnsanlara, robotlara, insan ve robot arasındaki ilişkilere ve en çok da robot psikolojisine dair öyküler bunlar. “Pozitronik robot öykülerim iki gruba giriyor: Dr. Susan Calvin ile ilgili olanlar ve olmayanlar. Olmayanlar genelde, deneysel robotları devamlı alan testinden geçiren ve başları aynı sıklıkta derde giren Gregory Powell ve Mike Donovan’ı konu alıyor. Üç Yasa’da yeni öyküler için gereken çatışmaları ve bilinmeyenleri sağlamaya yetecek kadar belirsizlik mevcut ve neyse ki Üç Yasa’yı oluşturan altmış küsur kelimeye farklı açılardan bakarak yeni bir şeyler çıkarmak her zaman için mümkün oldu.” -
Isaac Asimov
Isaac Asimov
Susan Calvin, 1982 doğumlu bir robot psikoloğudur. Asimov’un robot hikayelerinin birçoğunda karşımıza çıkan Calvin, tüm hayatını robotların psikolojisinden anlamak uğruna feda etmiştir. Robotların dilini çözmede usta bir bilim insanı olan Susan Calvin, Asimov’un Ben, Robot isimli eserinde de başroldedir. Kimi öykülerde fiziksel olarak okurun karşısına çıkmasının yanı sıra, birçoğunda tüm bu olaylara şahit olan, tecrübeli bir psikolog rolündedir. Calvin, hayatı boyunca karşılaştığı ya da kendisine anlatılan robot vakalarını zihninde derleyen çok önemli bir kaynaktır da aynı zamanda. Bu yüzden, Asimov evreninde en saygı duyulan ve en sevilen karakterlerin başında gelmesi şaşırtıcı değildir. Ben, Robot esasen emekli olmuş 75 yaşındaki Susan Calvin’in anılarından ibarettir. Kendisiyle röportaj yapmak için gelen bir gazeteciye, robot biliminden kronolojik sırayla seçtiği anıları/öyküleri anlatmaktadır. Bu öykülerin toplamı Ben, Robot‘u oluşturur. Kimi kaynaklara göre öyküler arasındaki kısa geçişlerin yarattığı atmosfer sebebiyle kitap roman sınıfına sokulurken, kimi kaynaklarda ise direkt öykülerin baz alınması sonucu bir öykü derlemesi olarak kabul ediliyor. Ben de bir öykü antolojisi olarak görüyorum Ben, Robot‘u ve buna istinaden yazımın geri kalanında da tüm bu öykülere tek tek, kısaca değinmek niyetindeyim. Ama bunun da öncesinde, kitabın ülkemizdeki (İthaki'den önceki) 4 farklı baskısına göz atmakta fayda var. Milliyet, Deniz Kitaplar, Altın Kitaplar ve Beyaz Adam olmak üzere, toplam 4 farklı yayınevinden, 3 farklı isim ile dilimize kazandırılan Ben, Robot’un 2 baskısının “olması gerektiği gibi” olmadığının altını çizmekte yarar var. 1976’da Hürriyet Yayınları’ndan Suat Genç çevirisi ile “Robotlar” ismiyle çıkan kitap, 1983 yılında ülkemizin bilimkurgu alanındaki yetkin isimlerinden ve aynı zamanda X-Bilinmeyen Bilimkurgu Dergisi’nin Yayın Yönetmeni
Selma Mine
Selma Mine
‘nin tercümesi ile “Ben Robot: Mekanik Adam Devri” başlığıyla raflardaki yerini almıştı. 1992’ye gelindiğinde ise, ülkemizde en fazla Asimov kitabı yayımlayan yayınevi unvanını elinde bulunduran Altın Kitaplar, Gönül Suveren‘in Türkçesiyle ve yine “Ben, Robot” ismiyle kitap severlerle buluşturmuştu kitabı. Değinmek dahi istemediğim son baskı ise 1996’da Burçin Tunalıoğlu çevirisiyle Beyaz Adam Yayınları’na ait. Bu baskı, çocuklar için hazırlanan bir “kısaltılmış” versiyondur ve Türkçe adı “Ben Bir Robotum“dur. Günümüzden geriye dönüp baktığımızda bu dört baskının hiçbirini normal kitabevlerinde bulmanın artık mümkün olmadığını görmekteyiz. Her biri sahafların tozlu rafları arasında ve el yakan fiyatlarla bilimkurgu okurlarını bekliyorlar. Isaac Asimov gibi, bilimkurgu edebiyatına çağ atlatmış bir yazarın en önemli yapıtlarından birinin Türkiye’de en son (normal bir çeviriyi sayarsak) 24 yıl önce çevrilmiş olması her şeyden önce utanç vericiydi. Günde binlerce kağıt israfının basıldığı bir ülke olduğumuzu da varsayarsak, ne yazık ki bu utanç daha da katlanmaktaydı. Neyse ki son yıllarda İthaki Yayınları başta Vakıf serisi olmak üzere Isaac Asimov eserlerine el attı ve biz bilimkurguseverleri sevindirdi. Yaklaşık çeyrek asır sonra, yani 2016 yılında Ben Robot, İthaki Yayınları'nın Bilimkurgu Klasikleri dizisi kapsamında yeni baskı gördü ve bu uzun bekleyiş böylece sona ermiş oldu. Hali hazırda yazarın Vakıf Serisi‘ni yayımlamaya devam eden İthaki, bu seriye yeni baskılar yapmasının ardından rotasını Asimov’un öteki eserlerine çevirip bilimkurgu okurlarını oldukça mutlu etmeyi hedeflemektedir. Yazarın eserlerinin telif hakları ile ilgili yurt dışında devam eden davalar sonuçlandığında bu müjdeli haberi alacağımızdan şüpheniz olmasın. O güne kadar, diğer tüm Asimov eserleri için sahafları aşındırmaya devam etmek boynumuzun borcudur. Ben Bir Robotum ismiyle yayımlanan kısa versiyonunu bir kenara bırakırsak, İthaki'den önceki diğer 2 baskının orijinaline sadık, 1’inin ise hatalı olduğunu görmekteyiz. Milliyet ve Deniz Kitaplar orijinal “I, Robot”ta yer alan 9 öyküyü de bünyesinde barındırırken, Altın Kitaplar orijinal metindeki 9. öykü olan “The Evitable Conflict” (Önlenebilir Çatışma) yerine, Asimov’un bu kitaptan bağımsız olarak kaleme aldığı bir başka robot öyküsü “Satisfaction Guaranteed“i (Yakışıklı) kitaba dahil etmiştir. En sonda bu öyküye de kısaca değindim. Bakalım Asimov, o çok sevdiği karakteri Susan Calvin ve bu öyküsü hakkında neler diyor: “Her şeye rağmen, benim ilgimi en çok çeken kısa robot öyküleri, sıradışı robopsikolog Dr. Susan Calvin ile ilgili olanlardı. Bir “robopsikolog”, psikolog olan bir robot değil, aynı zamanda robotikçi olan bir psikolog anlamına gelir. Ne yazık ki anlamı belirgin olmayan bir isim bu, ama yine de onunla idare etmek zorundayım. Zaman geçtikçe Dr. Calvin’e aşık oldum. Sert mizaçlı bir yaratık olduğu doğruydu -popüler robot kavramına pozitronik yaratıklarımın her birinden daha yakındı- ama yine de onu seviyordum. Ben, Robot”un öykülerini birbirine ören merkez bağlantı görevini yerine getiren oydu ve öykülerin dördünde başrolü oynadı. Dahası, “Ben, Robot” yayınlandıktan sonra (ve kitapta Dr. Calvin’in ileri yaşta vefat ettiğine dair kısa bir not içeren bir giriş olduğu halde) onu geri getirmekten kendimi alamadım. Onunla ilgili dört öykü daha yazdım. Bunlardan birinde, sevgili Susan yalnızca kısa bir sahne için beliriyordu. Bu öykü, Amazing Stories’in Nisan 1951 sayısında yayınlanan “Satisfaction Guaranteed” (Memnuniyetiniz Garantilidir) idi (Altın Kitaplar’ın “Yakışıklı” ismiyle çevirdiği öykü). Bu öyküyle ilgili ilginç bir nokta, okurlardan gelen normalin çok üzeri sayıdaki mektuptu. Neredeyse hepsi genç bayanlardı ve neredeyse hepsi pek arzulu biçimde Tony’den bahsediyordu. Adeta onun nerede bulunabileceğini bildiğimi düşünür gibiydiler. Bundan hiçbir ahlaki (ya da gayri ahlaki) sonuç çıkarmaya çalışmayacağım.” Görüldüğü üzere
Gönül Suveren
Gönül Suveren
çevirmenliğindeki Altın Kitaplar’ın ciddi bir hataya imza attığını söylemek mümkün. Çeviriye değinmişken, bu 3 farklı baskı arasındaki çeviri kalitesinden de bahsetmek gerek biraz. Tüm öyküleri 3 yayınevinden karşılaştırmalı olarak okudum ve en okunabilir çevirinin en eski baskı olan Milliyet Yayınları’na ait olduğunu fark ettim. Her ne kadar kitap adını Robotlar olarak çevirmiş olsa da, Suat Genç’in temiz bir işe imza attığını söylemeliyim. Sahaflarla uğraşmak istemeyen, kitabın güncel baskısını edinip okumayı düşünen okurlar da gönüllerini ferah tutmalılar zira İthaki baskısının çevirisini üstlenen
Ekin Odabaş
Ekin Odabaş
'ın da bu işin üstesinden alnının akıyla kalktığını söylemek mümkün. Duru ve akıcı bir dille yaptığı çevirisiyle kitabın okunmasına olumlu katkıda bulunduğu bir gerçek. Şimdi gelin dilerseniz öykülerden bahsetmeden önce Asimov’un meşhur
Üç Robot Yasası
Üç Robot Yasası
’nı bir kez daha hatırlayalım. 1.Kural: Bir robot, bir insana zarar veremez ve hareketsiz kalarak o insanın zarar görmesine seyirci kalamaz. 2.Kural: Bir robot, bir insan tarafından verilen emri yerine getirmek zorundadır. Fakat bu emirler birinci kural ile çelişkili olmadığı durumlarda geçerlidir. 3.Kural: Bir robot, her daim kendi varlığını korumak zorundadır. Fakat bunu yaparken birinci ve ikinci kuralla çelişmemelidir. Sıra geldi robot hikayelerimize tek tek değinmeye. Not: Öyküler 3 farklı baskı okunarak incelendiği için, orijinaline en uygun öykü başlığının yazılması tercih edilmiştir. 1. Robbie: Asimov’un 1939’da keleme aldığı ilk robot öyküsü olma özelliğini taşıyan Robbie, küçük bir kız çocuğu ile onun çok sevdiği robot arkadaşı arasında şekillenir. Bay ve Bayan Weston’ın kızları Gloria’ya armağanı olan bu robot konuşma haricinde birçok insani özelliğe sahiptir. Babasını memnun eden bu dostluk annesini ise şüphelendirir. Bunun üzerine ailesi Robbie ve mekanik arkadaşı ile ilgili bir karar almak zorundadır. Gelecekte, bir robotun insanlar için ne ifade edebileceği ve onları insanların yerine koyup koymamamız gerektiğini sorgulatan, içe dokunan bir öykü. 2. Durağan Döngü: Asimov’un robot öykülerinde sıkça karşımıza çıkan kafadar ikili Gregory Powell ve Michael Donovan‘ın yeni görev yerleri Merkür‘dür. Gezegendeki maden çalışmalarında görevlendirilen mühendisler kısa bir süre sonra başlarına geleceklerden habersizdir. Gelişmiş bir robot olan SPD-13, Selenyum getirmesi için görevlendirilir fakat ne zaman getirmesi gerektiği söylenmez. Merkür’ün yakıcı sıcağında iki astronot çaresizce SPD-13’in dönmesini beklerler. Bu esnada da SPD’ye nazaran daha eski ve ilkel robotlardan yardım almaya karar verirler. Asimov bu öyküsü ile robotların insanlar ile eşdeğerde olmadığını ve onlara bir şey söylerken kesinlikle net ifadeler kullanılması gerektiğinin altını çiziyor. Bunun unutulması veya bilinçli olarak yapılmaması taktirde robot kendi bildiğini okuyacak ve programlandığı şekliyle hareket edecektir. 3. Mantık: Yine Powell ve Donovan’ın başından geçen trajikomik bir öykü. Bir uzay istasyonunda bulunan astronotlar, QT-1 sınıfından Cutie isimli bir robotun kendi varlığını sorgulamasına şahit olurlar. Cutie, yaratıcılarının insanlar olduğunu reddetmekte ve kendisini onlardan üstün görmektedir. İstasyondaki diğer robotları kendisinin peygamber olduğuna inandıran Cutie, Gregory ve Mike’ı hapsederek emri altına alır. Asimov’un yarattığı evrenlerde robotların pek yoldan çıktığı söylenmez. Onun robotları insanların emri altında olan, iyilik timsali robotlardır. Fakat bu öyküsünde görüyoruz ki kimi zaman bir Asimov robotu dahi kendi varlığını sorgulamayı akıl edebilmekte ve insanların emirlerini reddedip onları küçümseyebilmektedir. 4. Şu Tavşanı Tut: Powell ve Donovan yine birlikte görevdedirler. Bir madende çalışmakla yükümlü robotlarla birliktedirler. DV-5 (Dave) kendisi ile birlikte 5 robotu daha kontrol edebilme yeteneğine sahip bir robottur. Robotta meydana gelen aksaklığı gidermek isteyen mühendisler ilk etapta bir çözüm bulamazlar ve olay biraz daha karmaşık bir hal almaya başlar. Ufak bir hata sonucu yanlış programlanan bir robotun insanlar için tehlike oluşturabileceğini gözler önüne seriyor Asimov ve robot yasalarının önemini bir kez daha anlamamızı sağlıyor. 5. Yalancı!: RB-34 (Harbie), kodlanmadığı halde insanların zihinlerini okuyabilme yeteneğine sahip bir robottur. US Robotics şirketinin baş sorumlusu Alfred Lannig‘in hakkında testler yapılmasına karar verdiği ve sorununun bir an evvel bulunmasını istediği Harbie ismli bu robot, insanların zaaflarından yararlanmaya başlayacak ve kendisini daha üst bir konumda görerek onları zor durumda bırakacaktır. İnsanların mutlu olacağı cevapları söyleyerek dolaylı yoldan onları birbirine düşüren Harbie, karşısında robotlar konusunda uzman bir kişilik olan robopsikolog Susan Calvin’i bulacaktır. Milton Ashe ve Bogert’ın da yardımları ile Harbie’yi tedavi etme süreci başlayacaktır. Her ne kadar robot üretimi altın çağında da olsa, üretilen robotlar bire bir insan kopyası da olsa, bir robot sadece robottur diyor Asimov bu öyküsünde. İnsanların duymak istedikleri cevapları veren ve ilk etapta onları mutlu eden bir robotun, derinlemesine düşünemeyerek aslında işleri daha da yokuşa sürdüğünü görüyoruz. 6. Küçük Kayıp Robot: Susan Calvin’in anılarından en ilginç olanlarından biri. Askeri amaçlarla üretilen robotlarda 3 Robot Yasası’nın ilki biraz esnetiliyordur. Nestor 10 isimli robot, aldığı bir buyruğa uyarak kaybolur. 62 robottan oluşan bir robot kafilesinin içine 63. robot olarak girer ve o andan sonra Susan Calvin başta olmak üzere, diğer robot uzmanları bu kaçak robotu yakalamak için çabalarlar. 63 robot bizzat Susan Calvin tarafından defalarca sorgulanır. Ya Nestor 10 bulunacaktır ya da tüm robotlar imha edilecektir, üçüncü bir seçenek bulunmamaktadır zira Nestor 10 görevli olduğu araştırmada programlandığı gibi hareket etmeyerek çalışmaların aksamasına yol açmıştır. Bu da onun ufak bir mekaniksel hata barındırdığı anlamına gelmektedir. Asimov’un ne kadar zeki bir yazar olduğunu anlamamızı sağlayan öykülerinden biri olduğu açık. Kitapta yer alan öyküler arasında belki de en zekice yazılmış olanı. Kişiye göre değişen bu kanının aksine herkesin kabul etmesi gereken tek gerçek ise bu öykünün gerçekten de iyi bir öykü olduğudur. 7. Kaçış: “Beyin” isimli bir robotun da yardımıyla uzayda uzun mesafelere gidebilen bir uzay aracı tasarlamaya girişilir. Robotla bir anlaşmaya varan şirket, söz verilen tarihte gemiye kavuşur. Donovan ve Powell ise gemiyi test etmeye giren iki mühendis olarak okurun karşısına çıkıyorlar bu öyküde. Talihsiz kafadarları yine komik olduğu kadar trajik bir olay beklemektedir. Yine bir robotun insanlara karşı geldiği ve kendisini daha zeki bir varlık olarak gördüğü bir öykü. Powell ve Donovan’a ek olarak aynı öykü içinde bu sefer Susan Calvin’i de görmekteyiz. 8. Kanıt: Yeni kuşak politikacılardan biri olan Stephen Byerley, yapmayacağı hiçbir şeyi halka vaat etmeyen dürüst bir politikacı kimliğiyle tanınmaktadır ve yakında yapılacak seçimi kazanmasına ise kesin gözüyle bakılmaktadır. Us Robots’tan Alfred Lanning, Francis Quinn’le bir görüşme yapar ve Quinn, Bryley hakkındaki görüşleri dile getirir. Bu dürüst politikacının hakkında yapılan spekülasyonları dinleyen Lannig, olaya Susan Calvin’in iştirak etmesini sağlayacaktır. Hiç yemek yediği ve uyuduğu görülmeyen geleceğin vali adayı Stephen Bryley, robot olmakla suçlanır ve doğal olarak bunun aksinin kanıtlanması istenir. 9. Önlenebilir Çatışma: Bir önceki öyküde karşımıza çıkan Stephen Byerley dünyanın en etkili adamlarından biri olmuştur ve robotlar dünya üzerinde bir hayli yaygınlaşmıştır. 3 Robot Kuralı’na göre üretilen robotlar içinde bulundukları dünyada artık 1. kuralın yetmediğini fark edebilecek bir konuma gelmişlerdir. Tek bir insanı korumaktansa, tüm insanlığı korumanın daha iyi bir çözüm olduğunu ve bunu gerçekleştirmek için de mevcut dünya yönetimini ele geçirmenin en mantıklı yöntem olacağını düşünürler. Alex Proyas‘ın yönetmen koltuğunda ve Will Smith, Bridget Moynahan gibi oyuncuların başrolünde olduğu 2004 yapımı “I, Robot” filminin esasen bu öyküden esinlenilerek sinemaya uyarlandığını da belirtmek gerek. Önceki öykülerden de ufak tefek kısımların filme yedirildiğini görmekteyiz. Son olarak, Altın Kitaplar baskısında bir hata sonucu yayımlanan öyküden bahsetmek istiyorum. Ben, Robot’a dahil olmayan bu öyküde de Susan Calvin başroldedir. Yakışıklı: Tony, US Robots’un ürettiği bir ev robotudur. Şirket, bu yeni robotu test etme kararı alır. Lawrence Belmont’un karısı Claire, kocasının kısa süreli bir seyahate gitmesinin ardından evlerinde Tony ile yalnız kalır. Robot üretimi altın çağlarında olduğundan, üretilen robotlar artık insanlara çok benzemektedir. Tepeden tırnağa bir insanı andıran Tony ise ilk başlarda Claire’i bir hayli korkutsa da, bu korku yerini zamanla sevgiye bırakacaktır. Usta yazar Asimov’un kadın psikolojisini çok iyi analiz ettiğini rahatlıkla anlayabildiğimiz bu öykü, geleceğin robot-insan ilişkilerinin de evrileceği boyuta ışık tutması açısından oldukça önem taşıyor. Yazımı, Asimov’un 3 Robot Yasası ile ilgili bir konuşması ile bitirmek istiyorum: “Aslında bana söylenene göre, eğer gelecek yıllarda herhangi bir şekilde anımsanacak olursam, bu üç robotik yasası sayesinde olacak. Bu bir açıdan beni rahatsız ediyor, zira kendimi bir bilimci olarak düşünmeye alışkınım ve varolmayan bir bilimin varolmayan temeli ile anımsanmak bir parça utandırıcı. Yine de eğer robotik bilimi benim öykülerimde tarif edilen mükemmellik noktasına günün birinde gerçekten ulaşırsa, belki Üç Yasa’ya benzer birşey de gerçekleşebilir. Ve bu durumda ben de gerçekten rastlanmadık (ve ne yazık ki ölümümden sonra gelecek) bir zafer kazanmış olurum.”
Ben Robot
Ben RobotIsaac Asimov · İthaki Yayınları · 20227,2bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
7,7bin görüntüleme
M.H.K. okurunun profil resmi
3 büyük ustayı usta yapan ve bütün koca bir bilim kurguya ilham olan frank herbert tir... dune serisi sadece bir kitap değil bilim kurgunun tanrısıdır. Her şey dune dan sonra başlamıştır. Stat wars de superman da hatta ben robot ta bile dune dan izler vardır... Bu vesileyle frank herbert ün de adını geçirmek istedim onun adı anilmadan bilim kurgu dan bahsedilemez
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Elbette Frank Herbert da önemli bir yazar fakat Dune’un yayımlanışı çok geç. 1965 yılında Dune yayımlandığında klasik Amerikan bilimkurgusu oturmuş, yeni dalga bilimkurguya doğru yol alınıyordu. :) Ama yine de geç olmasına rağmen literatüre katkıları büyük, görmezden gelemeyiz. ^^
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
İncelemenin hakkını vermişsiniz, emeğinize sağlık.
Pluviofil okurunun profil resmi
Akşama kitap okuyacaktım vazgeçtim incelemenizi okuyacağım. Bir kitap kadar var. Stefan Zweig kitapları kadar😄.
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Haha evet uzun biraz. ☺️ Bunu yazdığımda kitabın uzun yıllardır baskısı yoktu zaten. Sonra İthaki Yayınları yeniden basınca inceleme içinde birkaç yeri değiştirerek güncel hale getirdim. Müthiş öyküler var içinde. Bilimkurgu edebiyatının eşsiz örneklerinden. Öneririm. ^^
4 sonraki yanıtı göster
ecitah okurunun profil resmi
Daha dün kitabı sipariş vermişken incelemenin karşıma çıkması bi işaret değildir de nedir Bahri? 😹 İncilemenle birlikte merakım kat kat arttı 👀
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Güzel tesadüf. ☺️ Çok iyi bir tercih yapmışsın. Harika öyküler var içinde. Şimdiden keyifli okumalar diliyorum. ^^
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.