İncelemen gayet özünde olmuş , beğendim:)
eline sağlık...
Evet çocukluk birçok bireyin sancılı yarası, uyuyamadığı geceleri, dalıp dalıp gitmeleridir... Çocukken alınan yaralar , toplumdaki rolümüzü ve davranışlarımızı belirler. Bazen topluma faydalı bireyler yetişirken bazen de zararlı bireyler ortaya çıkıyor. Çocuk ve kadın olgusunu birbirine yakın buluyorum. Toplumda olması gerektiği gibi yaşamayan , üzerinde en çok fikir beyan edilen iki olgudur. Oysa rahat bırakırlarsa , her iki olgu kendi değer ve gerçekleriyle toplumda yer edineceklerdir.
Toplumda kısıtlanan bir kadın olarak , ilk önce kendi kadın ruhuma ulaşıp , kendimi iyileştirdikten sonra "gerçek bir anne"olabilirim. Eğer hâlâ savaş verdiğim yaralarım varsa , ben bir insana odaklanamam, onu eksik bırakırım çünkü ben eksiğim. Yaşanan olumsuzlukları ona yaşatmama gerek yok. Evet o benim genlerimi taşıyacak olabilir ama o kendi doğrularını kendi yaratacak. Ve bu bilince sahip olamazsak , sokaktaki bir çocuğa veya aynı ortamı paylaştığımız bir çocuğa katlanma olasılığımız çok düşük...
Kadın için dile getiriyorum ; kadın ruhuyla annelik aynı yolda yürüyen kavramlar ve anneliği öğrenmenin yaşı yoktur. İşte ben daha küçüğüm , ne anneliği felan diyenler var. Bu yaklaşımlar çok yanlış , görülüyor ki ciddi eksiklikler var. Tabi benim de bu yolda eksiklerim var , öğrenmeye çalışıyorum. Bu kitabı da en kısa zamanda okumayı düşünüyorum. Umarım öz bilince varacak olan insan sayısı artar. Baya emek harcamışsın , teşekkür ederim :)