Bütün Dünya'ca Moğollar'ın Türklük'le alakası bulunmadığı söz götürmez bir gerçektir. Bunlar sarı ırktandırlar. Ancak azlık olmalarına rağmen bir devirde fevkal 'ade muharib kaabiliyeti gösterdiklerinden önlerine büyük Türk
kitlelerini katıp Batı 'ya doğru sürüklemişler ve onlardan - çok kere- asker olarak istifade etmişlerdir. Kurmuş oldukları devletlerin bir müddet sonra -hanedan dışındaki kısmıyla- türkleşmesi bunların Türk zannedilmelerine amil olmuştur. Fakat Kemalist İnkılabın tarih telakkisinde İslam' dan evvelki Türk tarihinin vak' a ve şahsiyetlerini mübalağalandırmak mantığı cari olduğundan "Moğol Tarihi" baş tacı edilmiş ve bunların Türklükleri (! ..) Dünya ilim alemini
güldürecek bir mantıksızlıkla iddia edilmiştir. Bu telakkinin moda haline getirilmesinden sonradır ki, Türk çocuklarına İslam Tarihi 'nde sadece nefret ifade eden "Cengiz" ve "Hulagü" gibi isimler takılmaya başlanmıştır. Fakat bu
cereyanın en talihsiz tecellisi Moğollar'ın Türk sanılmasından ziyade Moğolca'nın da Türkçe kabul edilişiyle lisanımızda hayat dolu nice kelimenin terkedilerek bunların yerine kadim Moğolca' dan kelime ikaame etme hususundaki resmi gayret olmuştur.
Gerçekten bugün menşe'lerinin Moğolca oldukları ve Moğollar'ın da türklükle hiçbir alakaları bulunmadığı gerçeği gözden kaçırılarak lisanımıza zorla sokulan ve "Divan-ı Muhasebat, Mahkeme-i Temyiz, Şura-yı Devlet, Umumi Hey'et" gibi kelime ve tabirlerin yerine cebren ikame edilen "Yargıtay, Danıştay, Kurultay" gibi kelimeler bu cereyanın meş'um hatıralarıdır. Bunların
baş tacı edilmesi de hiç şüphesiz mukaabillerinin Arapça olmasındandır. Arapça'dan nefret ise, O'nun Kur'an lisanı bulunmasındandır. Binaenaleyh bu hareketin temel husumet noktasının Kur' an ve İslam olduğunda şüphe yoktur.