Gönderi

Sonra, biraz daha okudum; bütün mezheplerin, dinlerin öteki dünya ile yetinmediğini, yalnız Allaha varmak düşüncesiyle tatmin olmadıklarını sezer gibi oldum. Başkalarına üstün olduklarını hissetmek, onlardan farklı yerlere vardıklarını elle tutulur bir biçimde görebilmek için kurbanlar seçtiklerini gördüm. En zavallı insanlardan kurbanlar buluyorlardı; ne dünyanın ne de ahretin farkında olmayan ve bir ekmek parası için ezilmişliklerini satan insanlardan yararlanıyorlardı, onları kötü ruhlar sayarak cezalandırıyorlardı. Neden kurban edildiklerini bilmeyenleri, kötülüğün yeryüzündeki temsilcileri olarak görüyorlardı. Irmak kıyılarında, karanlık mağaraların serinliğinde parçalıyorlardı onları. Sakatlar, deliler ve ne yaptıklarını bilmeyenler, fakir ailelerine birkaç kuruş sağlamak için, kötülük sembolü olarak yerlerde sürükleniyordu. İyiliğin hissedilmesi için bilerek ya da bilmeyerek kötülük ediliyordu. Tıpkı bana yapıldığı gibi.Öldürülecekleri daha baştan bilinen zayıflar, kısa süre için krallar gibi ağırlanıyordu; sanki bilmiyormuşçasına saygı gösteriliyordu onlara. Beni de bir süre insandan saymışlardı; bunda benim bir suçum yoktu, onlar öyle söylemişlerdi, bana adammışım gibi davranan onlardı. (Şimdi anlıyorum her şeyi.) Birden, uzak yüzyıllarda, kara ya da beyaz derili bir sürü çarpık insanın, ölüme götürülürken duyduğu acıyı içimde hissettim. Onlara da aslında çok iyi davranılmıştı; fakat hiç olmazsa (bana yapıldığı gibi) yaşamalarına bir süre izin verilmişti; kurban edilmelerine yetecek kuvveti kazanmaları sağlanmıştı.
·
562 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.