'Geçen gün, Altı Gün savaşından söz ederken İsrail uçaklarının Arap askeri havaalanlarına saldı� rısını Japonların Pearl Harbor baskınına benzettin.
Bu paralellik bana abartılı gelse de, bir gerçek payı içeriyor - tarihsel olgular bakımından değilse bile, en azından bu olguların algılanışı bakımından. Yurt taşlarımızın pek çoğu bizi artık düşman bir devletin uyrukları gibi görüyorlar; Pearl Harbor' dan sonra kamplara kapatılıp, ancak zaferden sonra serbest bırakılan Japon asıllı Amerikalılar gibiyiz. Eğer Ja ponya savaşı kazansaydı, Asya ve Pasifik'te fethetti ği tüm toprakları -Çin, Kore, Filipinler, Singapur ve geri kalan yerler- elinde tutabilseydi, ABD'ye mese la Hawaii'nin boşaltılmasını ve ağır tazminatları da içeren küçük düşürücü bir ateşkes imzalatsaydı ne ler olurdu?
'Bu açıdan bakıldığında, Altı Gün savaşının par lak bir başarıyla taçlanan bir Pearl Harbor' a benze diği söylenebilir pekala. İsraillilerin etekleri zil ça larken Araplar öfkeden kuduruyor ve biz de onla rın şamar oğlanı oluyoruz. Savunmasız sivil nüf u sa saldırmak alçaklıktır, ama küçük düşürülmüş kala balıklardan da gönül yüceliği ve şövalyelik beklene mez. Bizi düşman diye gösteriyorlar ve o muameleyi göreceğiz; Naim, görüşlerin ne olursa olsun, sen bile aynı şeyle karşılaşacaksın. Bu noktaya geldik! İşimi ze gelsin ya da gelmesin, çıkış yolu kalmadı.'