“Bizi, modern dönemin üzerini beyaz örtüler ile örttüğü fakat derinliklerimizde hâlâ yaşattığımız ilkel yapımız ile yüzleştiren bir eser. Öyleki eser kurgusuyla, bu doğayı görmezden gelmeyi değil, onunla yüzleşerek kendisini aşmayı öngörüyor...”
...
Eser mi beni depresyona soktu, yoksa ben depresyondaydım da eser tuzu biberi mi oldu bilmiyorum ama bir eserin bütün bir ruh dünyamı etkileyebildiğine ilk kez şahit oluyorum. Bu, edebiyat ve dahi sanat için muazzam bir başarı olsa gerek...
...
Eserin muazzam metaforik bir kurgusu var. Ne fantastik romanlar gibi reel dünyadan tamamen kopmuş ne de modern romanlar gibi mevcut olana hapsolmuş. Realite, muhayyileye öyle yetkin malzeme edilmiş ki eseri okuyan somut düşünceli bir kişi, fevkalade bir hikaye okuduğunu düşünebilir. Yine eseri okuyan mistik bir keşiş de inanılmaz bir sembol dünyasına daldığını ve hakikatin her köşeden kendisine seslendiğini söyleyebilir.
Üstelik bu metaforik kurgu, bir filozof için de bulunmaz bir felsefeyi ihtiva etmektedir. Öyle ki eser mistik felsefenin zirvesi olan
Paulo Coelho gibi eserlerin yanında dahi mütalaa edilecek bir yetkinliğe sahiptir.
Kitabın tek problemi imlaları. Eserin orijinalinin devrik cümlelerden oluştuğunu okumuştum bir değerlendirmede; sanırım mütercim de bu yapısal özelliği korumak için bir sayfayı içine alabilecek uzunlukta cümleler kurmuş. Bu, alışık olmadığım bir tarz olduğu için eserin başlarında ziyadesiyle yoruldum ancak daha sonra alışmaya başladım. Ve sonra eseri elimden bırakamadım. (His yoğunluğundan bırakmak zorunda kaldığım yerleri saymaz isek tabi :) .)
“Kitabı kitap yapanın okuyucu üzerinde bıraktığı tesirdir” tespiti mucibince bu eserin bir başyapıt olduğunu ifade ediyor ve eseri bütün kitap severlere tavsiye ediyorum...
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022105bin okunma