Gönderi

Hikâyeye göre Âdem ve Havva, Tanrı'nın "göze hoş görünen ve güzel besinler sağlayan çeşit çeşit ağaç yarattığı" Cennet Bahçesi'nde yaşamaktadırlar. Bu muazzam topraklarda bir elleri yağda diğer elleri baldadır. Daha da önemlisi endişe ve suçluluk duygusu hissetmemektedirler: "çıplak olduklarını bilmiyorlardır". Hayatlarının gaspedilmemesi için doğaya karşı sürdürdükleri bir mücadele yoktur, ayrıca ne psikolojik anlamda kendi içlerinde ne de tinsel anlamda Tanrı'yla aralarında bir çatışma vardır. Ancak Tanrı, "iyiyle kötüyü bilmekle Tanrı gibi" olmaması için Âdem'e Bahçe'de bulunan iyiliğin ve kötülüğün bilgisini taşıyan hayat ağacının yasak meyvelerinden yememesini emretmiştir. Âdem ve Havva ağacın meyvesini yediklerinde "gözleri açılır" ve iyilikle kötülüğü bilmelerinin ilk kanıtı endişe ve suçluluk duygusuna kapılmalarıdır. "Çıplak olduklarını" anlarlar ve derken günün serinliğinde bahçede yürüyen Tanrı'nın sesini duyunca ağaçların arasına gizlenirler. Bu itaatsizlik üzerine Tanrı onları cezalandırır. Kadın kocasına karşı cinsel istek duyacak ve çocuk doğururken acı çekecektir, erkekse çalışma cezasına çarptırılır.
Sayfa 173Kitabı okudu
·
328 görüntüleme
Merve Yıldız okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
Olumlu açıdan bakılacak olursa bilgi ağacının meyvesini yiyerek doğru ve yanlışı öğrenmek psikolojik ve tinsel bireyin doğuşunu temsil eder. Gerçekten de Hegel insanın "düşüşüne" dair bu efsaneden "yukarıya düşüş" olarak bahsetmiştir.
Kendini Arayan İnsan
Kendini Arayan İnsan
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.