"...
Kırılan bir dalın çıtırtısını dinlet bana çocukluğumuzdan döndüğümüzde. Unuttum yaprakların hışırtısını. Ağaçların uğultusunu duymadım yıllardır. Toprağın da bir sesi varmış, unuttum, onu dinlet bana. Rüzgârın iniltisini dinlet. Cama değen, cana değen, toprağa düşen yağmurdan söz et bana. Sonbaharda sokakları dolaşan kuru yaprakların hışırtısını dinlet. Ağır ağır üzerime çöken o koyu sisin sesini dinlet. Elin çenende dışarı bakarken kış başında aniden bastıran karın sesini dinlet. Sessizliğin sesini dinlet, ikimizin arasında gitgide tükenen zamanın ve sonsuzluğun sesini dinlet."