Olmak istediği ve olamadığı arasında sıkışmış. Ve bu ikisi özünde aynı şeymiş. Ve de birbirinin ‘ziyade’si, ‘daha’sı… Aynadaki yansımasına dokunamayışı… Yansımada fazladan var olan bir şeyler var, gerçeğinde olduramadığı. Gerçeğinin ruhuna takıp takıştırdığı bir şeyler var, yansımada parıldayan. ‘Şey’lerin dansı bu. Ve ‘her şey’ bir yansıtmadan ibaret. Gerçekten aynaya… Olamayıştan, isteyişe… Bilebilir miyiz? Belki bir gün kırılır tüm aynalar, ‘ziyade’ler, ‘daha’lar… Dileriz; kırılsın tüm aynalar ve ‘ziyade’ler, ‘daha’lar.