Gönderi

408 syf.
·
Puan vermedi
İyi Hissetmek
Bir insanın iyi hissetmesi ya da kötü hissetmesi kendi elinde olabilir mi? Bunun cevabı tamamen evet olmasa da evet insanın elindedir. Bir insanın düşünce, duygu ve davranışları birbirine bağlıdır. Karşılıklı birbirlerini etkileseler bile genelde düşünceler duygulara ve davranışlara yön verir. Herhangi bir iş yaparken zamanında yetişmeyeceğini düşünen biri kendini endişeli hissedebilir ve bu durum davranışlarına yansır ve eli ayağı birbirine dolaşır. Bu örnekteki mekanizma hayatımızın her anında bizimle beraber olduğu için düşüncelerimiz hayatımızda önemli bir yere sahiptir. Arkadaşınızın, sevgilinizin ya da aile bireylerinden birinin söylediği bir söz veya davranış sizin zihninizde hemen o an “ben yetersiz biriyim” gibi bir düşünce uyandırabilir. Öncelikle bu düşüncelerin adı otomatik düşüncelerdir. Bir durum esnasında çok hızlı bir şekilde zihnin içine dolan bu düşünceler genelde fark edilmez. Onun yerine o düşüncenin sebep olduğu duygunun farkına varılır. Yukarıdaki örnekte kişinin ben yetersiz biriyim diye düşünmesiyle kişide üzüntü ve öfke duyguları ortaya çıkar. Çünkü yetersiz hissetmek üzüntü ve öfke yaratabilir. Sonrasında karşımızdaki kişiye bir anda kızabiliriz. Karşı tarafa öfke gösterilmesinin nedeni karşımızdaki kişinin bize söylediklerinden dolayı olduğunu düşünürüz ama aslında kişinin kendi düşünceleri buna sebep olur. Düşünce- Duygu- Davranış Bağlantısı Eğer kişi yukarıdaki örnekte yetersiz olduğunu düşünmeseydi. Öfkeli hissetmeyecekti. Aynı zamanda karşısındaki kişiye kızmayacaktı. Peki düşüncelerimizi nasıl değiştireceğiz? Öncelikle düşüncelerin farkına varılması gerekiyor. Otomatik düşünceler çok hızlı gelişir ve fark edilemeyebilir. O yüzden yapılması gereken kişinin yoğun bir duygu hissettiğinde (öfke, üzüntü, mutluluk gibi) “şuanda ne düşünüyorum” diye kendine sorması gerekmektedir. Yanlış ayakkabıyı aldığı söylenildiğinde üzüntü ve öfke hissediliyor ise hemen o soruyu sormamız gerekiyor. “Şuan neden öfkeliyim şuanda ne düşünüyorum”. Bu çalışmayı yaparak düşüncelerimizin daha fazla farkında olarak iyi bir başlangıç yapabiliriz. İkinci olarak bilişsel çarpıtma olarak adlandırılan kısmen yanlış diyebileceğimiz düşünce tipleri hakkında bilgi sahibi olmak gerekmektedir. Bu sayede ben yetersizim gibi bir düşüncenin aslında doğru olmadığını anlamamıza yardım eder. Zaten yetersizim düşüncesinin yerine daha doğru sayılabilecek bir düşünce geldiğinde öfke ve üzüntü ortadan kalkacaktır. BİLİŞSEL ÇARPITMA ÖRNEĞİ: Hep ya Hiç Düşüncesi: Siyah ve beyaz gibi düşünebiliriz. Gri olma ihtimali yoktur. Sınavdan 90 ve üstünde not olmazsam başarısızım demektir. Bu örnekte kişinin kendisine koyduğu bir kuraldır. Aslına bakarsanız öğretmeni ve arkadaşları kişiyi 85 aldığı zamanda onu başarılı bulmaktadır. 100 üzerinden 85 gibi bir not iyi bir nottur. Ayrıca insan her zaman aynı başarıyı gösteremeyebilir. Bu da onun başarışız olduğunun kanıtı olmaz. Ama kişi hep ya hiç şekilde düşündüğü zaman kendini başarısız olduğunu düşünür ve üzülür sonunda da ders çalışmayı bırakabilir. Ama kişi şöyle düşünseydi: “ 85 iyi bir not. Çalışmalarımın verimini alıyorum”. Bu düşüncesinin sonucunda daha mutlu hissederken daha fazla ders konusunda gayret göstermeye istekli olabilirdi. Bunun gibi pek çok bilişsel çarpıtma türü var. Ama asıl olan şey düşüncelerimizin gücünün farkına varmak. Bizi kötü etkileyen düşünceler ve bunların düzeltilmesi için pek çok yol var. Bunlardan bir tanesi Yetersizim gibi sizi olumsuz etkileyen düşüncenizin gerçekten doğru olup olmadığını test etmektir. “Kimse beni önemsemiyor” şeklinde bir düşünceye sahip birisi önemseyen birisi olup olmadığını araştırabilir. Kendisi emin olmuyorsa gidip ailesine ve arkadaşlarına önemseyip önemsemediklerini ve neden böyle düşündüklerini sorabilir. Başka bir seçenekte otomatik düşüncesi hakkında sorgulama yapabilir. Çift sütun tekniği adında bir teknik sorgulamanıza yardımcı olacaktır. Öncelikle boş bir kağıdı ikiye bölüp bir tarafına otomatik düşüncelerinizi yazın diğer tarafına ise olası doğru cevaplarını yazmaya çalışın. İlk başta daha farklı cevaplar bulmanız zor olsa da zamanla ve pratikle bu kolaylaşacaktır. Eğer otomatik düşüncelerinizi bulamıyorsanız. Sıkıntılı bir durum karşısında veya yoğun duygular hissettiğinizde “şuanda ne düşünüyorum” diye sorabilirsiniz. Çift Sütün Tekniği Düşüncelerimizin ne kadar önemli olduğunu ve bizi olumsuz etkileyen düşüncelerimizi değiştirdiğimiz zaman birçok şeyin değişebileceğini gördük. Bu konuda çok fazla araştırma ve yöntem bulunmaktadır. Okumaya ve araştırmaya devam. KAYNAKÇA: Burns, D. D. (2021). İyi Hissetmek. İstanbul: Psikonet Yayıncılık. medium.com/@yucelcanyuksel...
İyi Hissetmek
İyi HissetmekDavid Burns · Psikonet Yayınları · 201847 okunma
·
329 görüntüleme
Gamax okurunun profil resmi
Hani yeni bir ortama gireriz de bize karşı önyargılı olup mesafeli duran insanlardan rahatsız oluruz hatta kızarız neden diye... Oysa aynısını insan, kendisi için de yapıyor. Acımasızca "başaramazsın hiç başlama" diyor, heves kırıyor, başarısız olduğunda "ben sana dedim diyor" yerde yatan benliğe tekme atıp onun yerinin aşağıda oldugunu ima ediyor, "sen buna layık değilsin" veya "bu kız sana bakmaz" diyor ve şu anı ve hatta geleceği olumsuz yönden aleyhimize manipule etmeye çalışıyor. Karizmatik dediğimiz insanlarda bunlar yok. Ve biz bunu hissediyoruz. Kendimizden üstün görüp çekici buluyor, imreniyoruz. Etken ve edilgen, dominant ve devote skalasında insanların büyük bir çoğunluğu edilgen ve devote, ufak bir azınlık da etken ve dominant.
YÜCEL CAN YÜKSEL okurunun profil resmi
Yorumunuz için tesekkur ederim. Bahsettiğim otomatik düşünce konusunda sizde bir kaç tane örnek verdiniz. Ama atladığınız bir otomatik düşünce belki de zihninize yerleşmiş bir temel inanç var. O da son cümleniz. Dünya da ufak bir azınlıkta bahsetmek de aslında bilişsel çarpıtma diye bahsettiğim hadise. Kendini erken görmeyen birisini biraz bile eşeleyip aslında ne kadar etken davrandığını ortaya çıkarabiliriz. Ama bu kişi kendinin etkinliğinin farkında değildir ya da gördüklerini etkinlikten saymaz çünkü düşünceleri izin vermez. İşte o düşünceleri test etmek lazım. Bazen mesela bir şey yaparız bunu etkinlikten saymayız. Bu benim babalık annelik ya da toplumsal görevim. Bu sayılmaz gibi düşüncelerle kendimize eziyet ederiz. Bu yazımı okuyup kendini etken saymayan insanlara tavsiyem Bir kağıt alsınlar etken oldukları seyleri düşünsünler. Elbet Bi şeyler bulacaklardır. Fark ettiğinde şaşıracaktir. Çünkü bizler olumlu şeyleri yoksa saymayi severiz. Bu da aslında bir bilişsel çarpıtma
Yüksel Yüksel okurunun profil resmi
Yetersizlik, yetmemek, yetememek, yetişememek, ahh.. Hayat koşturmacası içerisinde kendimize biçilen roller ve sorumluluk duygusu ile kendimize biçtiğimiz elbiseler.. Toplumun bireye biçtiği değer olan itibar bir yana, kendine biçtiği değer haysiyetin yerlerde süründüğü anlarda kişi öfkeli olmasında ne yapsın. Şener Şen in " Çıplak Vatandaş " filmini hatırladım; yetmedi, yetişemedim, yetiştiremedim diyerek çıplak vaziyette sokaklarda koşturuşu geldi aklıma. Çıplak olan vatandaşımız, pek bi mülayimdi. Naif, sessiz sakin efendi idi. Sizin anlayacağınız yetersizliğinden dolayı sinirlenen biri değildi. Belki sinirlenmek, deşarj olmak gerekiyor. Yetersizlik içinde kıvranan bireyin içinde biriken yükü atması için elzem belki bu sinirlilik hali. Yoksa belki de kafayı yiyecek. Karşısındakilere sabır diliyorum. Ve tek tavsiyem. Sinirlilik halinde ,anlayış gösterip ve ondan uzak durmaları. Boşalınca rahatlıyacaktır. Umarım.
1 önceki yanıtı göster
YÜCEL CAN YÜKSEL okurunun profil resmi
Dediğim gibi aslında bir yanıltmaca var. İnsanlar bizi üzemez. Ancak kendimiz bizi üzebiliriz. Dışarıda birisi ya da bir olay bizleri yetersiz hissettiremez. Biz o kişinin söylediklerine kendi yüklediğimiz anlam bizi üzmektedir. İyi bir yüzücüye iyi yüzemiyorsun dediğinde iyi yüzdüğünü düşünüyorsa karşı tarafın bu eleştirisi onu üzmez. Ama kendisi de kötü yüzdüğü ile ilgili bir düşüncesi varsa üzülür ve sinirlenir. Burada kilit nokta kişinin kendi düşünceleridir. Onları duzeltirsek öfkeli olmayız ve deşarj olmaya gerek kalmaz. Bu sayede kişinin kendisi ve etrafında orda bulunanlar yıpranmaz. Düşüncelerini sorgulamadan inananıp öfkeye teslim olmak daha zahmetsiz görünebilir ama faturası ağır olabilir. O yüzden destek alarak, çabalayarak başarmak mümkün. O yüzden öfkeyi kabul etmeden önce düşüncelerimizle mücadele etmeye devam etmeliyiz.
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.