Gönderi

"Eğer dünya ebedi olsaydı, insan içinde ebedi kalsaydı ve firak [ayrılık] ebedi olsaydı, elimâne teessürat [acı üzüntülerin] ve meyusâne teellümâtın [ümitsiz hüzünlerin] bir manası olurdu. Fakat madem dünya bir misafirhanedir; "El hukmulillah" (Hüküm Allah'a aittir.) (Mümin, 12), demeli. "O verdi, O aldı. Elhamdulillahi alâ külli hal." deyip sabırla şükretmeli." (Mektubat, On Yedinci Mektup). Dünya kalıcı olsaydı üzülmekte haklı olabilirdik fakat bu dünya, akıp giden bir nehir... Hiç kimseyi tutmayan, herkesi yolcu eden bu dünyada musibetler olarak gözüken hiçbir şey fazla önemsenmeye layık değildir. Başımıza gelen musibetler, günün birinde yokluğa karışıp gidecek. Bu beden, bu ilişkiler, bu sorunlar ve bu nimetler, içinde yer tuttuğu tarih ve coğrafyayla birlikte kaybolacak. "Sana usanç veren, tevehhüm-ü ebediyettir [sonsuza dek yaşam kuruntusudur]." (Sözler, 21. Söz).
·
63 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.