...Ne konuşabiliyor ne de ağlayabiliyordu. Fakat ne konuşan ne de ifade edilen, insanlıkta sessiz sedasız kaybolan, onların tarih levhalarına kazınmış küçücük çizgi olan, böyle eylem, böyle insan, böyle yaz gününün ortasında yapayalnız düşen kar tanesi, gerçek mi yoksa hayal mi, iyi mi yoksa değersiz ya da kötü mü? İnsan bu noktada kavramların artık dayanaklarının olmadığı sınıra vardığını hissediyor...