Gönderi

Üstelik ona alınan küçük bebek evlerini, minik minik koltukları, sofra ve çay takımlarını, bana alınan tanklardan, trenlerden, daha çok beğeniyorum. Tanklardan tüfeklerden bir dünya yaratamıyorum ben kendime. O ise bebekleriyle, takımlarıyla bambaşka -ya da gerçeğin minyatürü- bir evren kurabiliyor. Kimi kez beni de -‘baba’ rolünde- alıyor bu evrenin içine, ama o zaman da oyuncaklarıyla eşdeğer bir işlevim olduğunu duyumsuyorum. Yani, dünya onun dünyası, ben oyuncaklar kadar cansızım ya da onun canlandırdığı ölçüde varım.
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.