Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

835 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Marlowe'a ve eserlerine dair inceleme;
29 senelik kısa yaşamına uzun ömürlü 6 oyun sığdırmış dahi, Christopher Marlowe.   Çok zeki birisi olduğu için burslu bir şekilde dönemin şartlarına göre en iyi eğitimi almıştır. Ancak Marlowe dehasını daha çok kötü yönde kullanmıştır hep. Adı bir çok olaylı kavgaya karışmış, usulsüz işlerinden dolayı üniversite bursu kesmek istemiş ancak Marlowe saraydan tanıdıklarını araya koyarak mezun olabilmiştir. Eşcinsel ve ateist olması yüzünden çok fazla düşmanı olmuştur, sonu da zaten bir bar kavgasında başına almış olduğu darbeden dolayı hayatını kaybetmiştir. Kimi tarihçilere göre ise İngiliz gizli servis ajanı olarak öldü süsü verilerek kimliği değiştirilmiş ve Hollanda-İngiltere gizli servisinde kimliği saklı bir şekilde devletin ajanı olarak çalışmaya devam etmiştir. Bir başka teori ise Marlowe öldükten sonra oyunlarını Shakespeare mahlası ile yayımlamaya devam etmiştir. Bu konuya dönücem.   Marlowe, tarihi olayları kurgulayarak oyun yaratma başarısı ile döneminin en parlak oyun yazarıydı. Şöyle düşünün, henüz üniversite öğrencisiyken
Vergilius
Vergilius
'un
Aeneis
Aeneis
'ına denk
Kartaca Kraliçesi Dido
Kartaca Kraliçesi Dido
'yu kaleme almış, böyle bir tiyatro metni o zamana kadar İngiliz edebiyat tarihinde kaleme alınmamış bir deha ürünü. Marlowe tarihi ve mitolojik olayları oyunlarına çok iyi yediren birisiydi, XVI. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman, yapmış olduğu başarılı seferleri ile zafer üstüne zafer kazanıyor, hristiyanları her seferinde bozguna uğratıyordu. Marlowe'da ülkesinin siyasetinden etkilenerek eserlerinde hep Türk'lere göndermeler yapıyor, bizi eli kanlı barbarlar ve inançsız bir toplum olarak betimliyordu, ancak hristiyanların Türk'lerden çekindiklerini de söylemeden edemiyor. Bazı yerlerde hakaretin dozunu kaçırıyor, örneğin
Büyük Timurlenk 1-2
Büyük Timurlenk 1-2
oyununda Timur'a yenik düşen Bayezid, Hz. Muhammed'e bize neden yardım etmedin, uyuyorsun diye hakaret ediyor, o da yetmezmiş gibi esir düşen Bayezid'in karısı da lanet olsun sana Muhammed diyor. Ancak Marlowe'un bunu İslam dinine olan düşmanlığından dolayı kasıtlı yaptığını düşünmüyorum çünkü Marlowe ateist olduğu için her oyununda hristiyan ve yahudi dini değerlerini de aşağılıyor sık sık. Dinin bir tür akıl hastalığı olduğuna inanıyor. Marlowe'un özellikle Antik Yunan ve Roma mitolojisine genç yaşına rağmen bu kadar hakim olması beni çok şaşırtmıştır. Neredeyse her sayfa da bir mitolojik kahramana gönderme ya da benzetme yapmış desem abartmış sayılmam. Hatta kitabın ilk oyunu olan Dido'yu okurken Vergilius'un Aeneas'ını okuduğumdan daha fazla keyif aldım diyebilirim   Bu kitap ile birlikte
William Shakespeare
William Shakespeare
ve
Christopher Marlowe
Christopher Marlowe
külliyatlarını bitirmiş bulunuyorum. Şöyle bir gerçek var ki, Shakespeare ve Marlowe'un anlatım dilleri ve kurgu yetenekleri kendilerine has, iki ayrı coğrafya gibi düşünebilirsiniz. Marlowe eserlerinde gözü yükseklerde bir kahraman yaratır ve uzun dialoglarla bir yandan hikayesini anlatır. Ancak Shakespeare'in hikayeyi karakterler aracılığı ile anlatmak gibi bir derdi yoktur, direk olayların içerisinde bulursunuz kendinizi ve kurgunun içinde akışa kapılıp gidersiniz. Shakespeare'in her ne kadar benzersiz kurgu yeteneği olsa da Marlowe'un bunda payı büyük çünkü Marlowe o zamana kadar neredeyse hiç denenmemiş bir anlatım yaratarak İngiliz edebiyat tarihine yön vermiştir. Belki Marlowe çok erken vefat etmese en az Shakespeare kadar, kim bilir, belki ondan da fazla şöhrete kavuşabilirmiş. Son olarak ben Shakespeare'in gerçek kimliğinin Marlowe olduğunu düşünmüyorum, hem anlatım dilleri farklı, hem de Shakespeare'in oyunlarında ki şiirsel üslup Marlowe'un eserlerinde yok denecek kadar az. Zaten
Park Honan
Park Honan
'ın
Shakespeare: Bir Yaşam
Shakespeare: Bir Yaşam
kitabını okursanız Shakespeare'in katıldığı localardan, imzasını taşıyan belgelerden, yaşamış olduğu eve kadar türlü kaynaklarla kanıtlanmış. Kısa kısa 6 oyun hakkında bilgi verip bitiriyorum incelememi. Keyifli okumalar.
Kartaca Kraliçesi Dido
Kartaca Kraliçesi Dido
Yunanlıların Troya'yı işgal edip yağmalasından sonra canını zor kurtararak ülkeyi terk eden Troyalı Aeneas ve bir kaç adamı yeni bir şehir kurmak üzere İtalya'ya doğru yola çıkar. Ancak Aeneas'ın denizde dalgalara daha fazla dayanamayan yelkenlileri harap olmuştur ve Aeneas karşısına çıkan Kartaca adında ki şehre adamlarıyla ayak basarak şehrin kraliçesinden yelkenlerini tamir ettirmesi için yardım ister. O sırada Aeneas'ın annesi Venüs, Kartaca kraliçesi Dido'ya büyülü güçlerini kullanarak oğlu Aeneas'a aşık eder, amacı oğlunun adamlarına ve denizde harap olan yelkenlilerinin onarılmasına yardım etmesini sağlamaktır. Dido'nun Aeneas'a olan aşkını gören Kartaca'nın komşu krallığının lideri İarbas Aeneas'ı bu sehirden bir an önce göndermek için elinden geleni yapar çünkü o da Dido'yu seviyordur. Dido'nun kız kardeşi Anna'da İarbas'a aşıktır ve Aeneas Tanrı'ların buyruğuna uyup İtalya'ya doğru yola çıkmakla, burada kalıp Dido ile evlenerek Kartaca kralı olmak arasında seçim yapacaktır.
II. Edward
II. Edward
Kitabın en iyi tragedyası bu oyundu. Hem gerçek bir hikayeden yola çıkılarak yazılmış bir eser olması, hem de kralın bir erkekle aşk yaşamasını ve diğer soyluların bu adamı öldürmek için türlü entrikalar çevirmesine rağmen kralın bu adamdan vazgeçmemesi çok etkileyiciydi. Marlowe eşcinsel ve ateist kişiliğini II. Edward karakterine çok iyi yedirmiş. Oyunun başlarında papanın adamına türlü hakaretler etmesi ve kralın hem de soylu olmayan bir erkeğe bu kadar açık bir dil ile aşkını göstermesi yazan için de, oynayan için de çok cesaret gerektiren başlı başına bir tragedya zaten. Bir de mahkemeye bile çıkartmaya gerek görülmeden suçlu suçsuz insanların başlarının kesildiği İngiltere'nin göbeğinde böyle bir oyun yazmak da ayrı bir ironi.
Doktor Faustus
Doktor Faustus
Oyun, bir bilim insanının 24 yıllık bilgi ve zevk uğruna ruhunu şeytana satmasını anlatır. Yazılış tarihi bilinmeyen Doktor Faustus, ilk kez, Marlowe öldürüldükten sonra Admiral's Men Kumpanyası tarafından sahneye konulmuştur.
Johann Wolfgang Von Goethe
Johann Wolfgang Von Goethe
'nin
Faust
Faust
kitabı için ilham aldığı meşhur bir oyun olsa da Marlowe'da bu oyunu bir Alman halk hikayesinden ilham alarak yazmıştır, oyun da bu yüzden Almanya'da geçer. Başarılı bir hekim olan Doktor Faustus büyücülüğe merak salar ve sürekli büyücülük ile ilgili kitaplar okumaya başlayarak bunu bir heves haline getirir. Bir gün karşısına Şeytan Lucifer'in uşağı olan Mefistofeles çıkar ve Faustus'a ruhunu şeytana satması karşılığında dünyada istediği her şeye sahip olabileceğini söyler. Faustus bunu kabul eder ve kolunu yaralayarak akıtmış olduğu kan ile 24 yıllığına Lucifer ile kan sözleşmesi imzalar. 24 sene boyunca istediği her şeyi Mefistofeles tek bir hareketle yerine getirir ve Faustus dünyada cenneti yaşadığı 24 senenin sonunda Lucifer ile karşılaşır yeniden. Anlaştıkları gibi ruhu sonsuza kadar cehennem çukurlarında yanacaktır ve Faustus dünyada kısa süreli de olsa tüm zevkleri tatmak için ruhunu satmasının bedelini sonsuza dek ödeyecektir.
Maltalı Yahudi
Maltalı Yahudi
Marlowe'un henüz 25 yaşında keleme aldığı ve kral ile kraliçe huzurunda oynanan oyun. Konu itibari ile
William Shakespeare
William Shakespeare
'in
Venedik Taciri
Venedik Taciri
'ne benziyor. Orada Yahudi tüccar Shylock, burada ise Yahudi tüccar Barabas hikayenin merkezinde. Konusu şöyle, Türkler Malta adasına gelerek on yıllık vergi borçlarının derhal ödenmesini istiyor ve Malta'lı yöneticiler de Türklerin vergi diye istediği yüz bin altını ödeyebilmek için adanın zengin yahudi tüccarlarının servetine el koyuyor, daha sonra İspanya'lı şövalyeler ve valinin adamları bu parayı ödemek yerine valiyi Türklere karşı ayaklandırmaya çalışıyorlar. Şimdi bu oyun da Türklere karşı barbar ve inançsızlar gibi, Türk esirlerin köle olarak pazarlarda satılması gibi türlü hakaretler ediliyor. Ancak ben bu hakaretlere kızmak yerine daha çok güldüm. Çünkü Türk sultanının oğlu ve adamları Malta adasına gelerek astronomik bir servet olan yüz bin altın istiyor vergi için, ancak devletin kasasında bu kadar para olmamasına rağmen korkudan ödeyeceklerini söyleyip yahudi tüccarların mallarına bu parayı ödeyebilmek için zorla el koyuyorlar. Türkler adadan ayrıldıktan sonra da başlıyorlar arkalarından sayıp sövmeye. Yüzlerine karşı saygıda kusur ettiklerinde kellelerinden olacaklarını biliyorlar tabi Yani savaş hiç bir zaman aklı başında insanların zaferi değildir ancak insan ister istemez nereden, nereye dememek için de zor tutuyor kendini...
Paris'te Katliam
Paris'te Katliam
Kitabın en kanlı oyunu. Marlowe tarihi olayları genç yaşına rağmen muhteşem dehası ile çok güzel yorumluyor ve ondan trajedi yaratıyor. Paris Katliamı, oyunun yazılışından yirmi sene önce gerçekleşmiş gerçek olaylardan ilham alınmıştır. İtalyan asıllı Fransa kraliçesi Catherine de Medici kısa boylu, çirkin ve başka ülkede doğup büyüdüğü için Fransa halkı tarafından sevilmemektedir. Fransa'daki Katolikler ve Protestanlar (Huguenotlar) arasındaki uzlaşmayı teşvik etmeyi amaçlayan görücü usulü bir evlilikle Navarrelı Henry (daha sonra Fransa Kralı IV. Henry, 1553-1610) ile nişanlandı. Katolik Catherine de' Medici ve Henry'nin annesi, Navarre'ın Protestan kraliçesi Jeanne d'Albret (1528-1572) tarafından düzenlenen evlilik, kraliçe Catherine'in protestan düşmanlığı sebebi ile yakın dostu Dük Guise ile anlaşarak Paris'teki bütün protestanları katletmesini istemesi ile katolikler ve protestanlar arasında başlayacak bir savaşın fitilini ateşledi. Kimi kaynaklara göre kraliçe Catherine'in emri ile otuz bin protestanın öldürüldüğü söyleniyor. Oyunun neredeyse her sayfasında cinayet ve katliam var, ancak okurlar şunu unutmalılar ki gerçek yaşanmış olaylar oyunda anlatılanlardan daha korkunç, daha kanlı. Gerçek olayları merak edenler "Saint Bartholomew katliamı" diye aratırlarsa ne demek istediğimi anlayacaklardır.
Büyük Timurlenk 1-2
Büyük Timurlenk 1-2
  Aslında 5 perdelik bir oyun olarak yayımlanıp sahnelenen oyun halkın aşırı ilgisiyle karşılaşınca Marlowe'a 5 perdelik ikinci bölümü de yazdırmış. Halkın oyunu aşırı ilgiyle karşılamasının sebebi Timur'un Yıldırım Bayezid'de dahil bir çok Türk Hakanını savaşlarda yenerek kölesi yapması, üzerinde oturduğu tahtı Türk Sultanlarına taşıtması sanırım hristiyanları çok eğlendirmiş olmalı ki ikinci bölümde de sürekli Hz. Muhammed'e ve İslam dinine hakaretlerin dozunu arttırarak devam etmesi halkın oyuna ilgisini artırmış. Normalde okumuş olduğum kitaplarda din konularına ve eleştirilerine asla girmem ancak ilk defa dinleri bu kadar rahatça aşağılayan bir adamın kitaplarının bu kadar çok okunmasına bir anlam veremedim Kitap da lanet olası Hz. Muhammed lafından tutun da Kuran-ı Kerim'in yakılması, Allah'a ve kutsal kitaplarına hakarete kadar her şey vardı. Çok ilginç bir durum, demek ki o zamanlar da bile her hangi bir dine mensup olmayan insan sayısı ne kadar fazlaymış dedirtiyor insana. Kitap adı üstünde, Timur'un çobanlıktan nasıl dünyanın yarısını imparatorluğuna kattığını anlatıyor.  Neredeyse kılıçtan geçirmediği Türk beyliği kalmamış. Marlowe tarihi olayları biraz da kendince yorumlamış çünkü tarih kitapların da Timur'un esir aldığı Türk Hakanlarına tahtını taşıttığı yazmıyor. Din ve milliyetçi ideolojilerinizi bir kenara bırakarak okursanız zevk alabilirsiniz, aksi takdir de dumura uğramanız kaçınılmaz.
Bütün Oyunları
Bütün OyunlarıChristopher Marlowe · Yapı Kredi Yayınları · 200665 okunma
··
408 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.