Tarafsızlığın Dayanılmaz Ağırlığı
Bu kitap hakkında yazacak çok şey var. Kendimi serbest bıraksam sayfalarca inceleme yazabilirim ama kimseyi okurken bunaltmamak için incelememi kısaltmaya çalışacağım.
Öncelikle neden
Desiderius Erasmus un artı/eksi yönlerini tarafsızlık ilkesine bağlı kalarak biyografisini yazmış. Ona olan hayranlığını dizginleyerek objektif bir biyografi yazabilmesi, Zweig’ın yazarlığının büyüklüğüne delalettir.
Desiderius Erasmus ‘’Tanrı beni bir an önce bu çılgın dünyadan kurtarıp yanına alsın!’’ diyecek kadar hassas ruhu yıpranmıştır. Maalesef bu dünya bazı hassas insanlar için pek de uygun değil. Tıpkı
Erasmus’un kendisi de tarafsız kalmaya çalışmıştır sürekli. Ancak bu onun ve fikirlerinin sonu olmuştur. Dante’nin dediği gibi “cehennemin en karanlık yerleri buhran zamanlarında tarafız kalanlara ayrılmıştır.”
Kan ve İman eserinde okuduğum bir paragraf sebebiyle bu sözü yanlış anladığım kanaatini edindim. Zira
Kan ve İman kitabının 286. sayfasında Erasmus'un sırf İspanya'da o dönemler Müslümanların ve Yahudilerin de yaşaması sebebiyle gelen daveti reddetmiş ve Thomas More'a "Non placet Hispania" yani "İspanya'yı sevmiyorum" demiştir. Gerekçe olarak da İspanyol toplumunun Yahudi ve Müslüman hainlerle kaynıyor olmasını göstermiştir. Açıkçası Erasmus bu sözleri ile beni hayal kırıklığına uğratmıştır. Merak ettiğim konu şudur: Erasmus'un Müslümanlar ve Yahudiler hakkındaki bu olumsuz düşüncesini
Stefan Zweig bilmiyor olamaz. Ama neden bu gerçeği kitabına taşımayıp sümen altı etmiştir?
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.